14 Aralık 2012 Cuma

Safer Ayına Girdik








Hamd, Allah Teâlâ'ya mahsustur. Salât ve selâm, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in üzerine olsun.

Safer ayı, Muharrem ayından sonra gelen12 hicrî aydan birisidir.

Bazı kimseler: "'Safer' diye adlandırılmasının sebebi; Mekke halkı yolculuğa çıktıkları zaman Mekke'nin insanlardan boşalması ve yalnız kalmasından dolayıdır", demişlerdir.

Bazı kimseler de: "Bu ayın Safer diye adlandırılmasının sebebi; Arapların bu ayda kabilelerle savaşmaları ve savaştıkları kabilelerin her türlü mallarını alarak onları mal ve mülkten yoksun bırakmalarından dolayıdır", demişlerdir.[1]

Bu ay (Safer) hakkındaki konumuz, aşağıdaki noktaları içermektedir:

Câhiliye arapları tarafından bu ayda yapılan şeyler.

Câhiliye halkının, İslâm şeriatına aykırı olan hareketleri.

Bu ayda, İslâm'a mensup kimselerde bulunan bid'atlar ve bâtıl inançlar.

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in hayatında bu ayda meydana gelen savaşlar ve önemli olaylar.

Safer ayı hakkında gelen uydurma ve yalan hadisler.

Birincisi: Câhiliye arapları tarafından bu ayda yapılan şeyler:

Câhiliye araplarının Safer ayında iki büyük münkerleri vardı:

Birincisi: Takdim ve tehir konusunda bu ayla diledikleri gibi oynarlardı.

İkincisi: Bu ayın uğursuzluğuna inanırlardı.

Bilindiği gibi Allah Teâlâ yılı, on iki ay olarak yaratmış, bunlardan dört tanesini "Haram Aylar" saymış ve şânlarının yüceliğinden dolayı bu aylarda savaşmayı haram kılmıştır.

Bu haram aylar şunlardır: Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Receb.

Bunu doğrulayan söz, Allah'ın kitabından Allah Teâlâ'nın şu sözüdür:

[ سورة التوبة الآية: 36]

"Şüphesiz, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü hükmünde (ve Levh-i Mahfuz'da yazılı olduğu), ayların sayısı on iki ay olup bunlardan dördü haram aylardır.İşte dosdoğru dîn budur. O halde bunlarda nefislerinize zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle topyekün savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekün savaşın ve bilin ki Allah, (desteği ve yardımı ile) takvâ sahipleriyle beraberdir."[2]

Nitekim müşrikler bunu böyle bilmişler, fakat bu ayı, kendi arzularına göre takdim ve tehir etmişlerdir. Bu takdim ve tehir işinden birisi de, Muharrem ayının yerine, Safer ayını önceye almalarıdır (üç ay arka arkaya haram olmasın diye, Muharrem ayının haramlılığını Safer ayından sonraya ertelemişlerdir).

Müşrikler, hac aylarında umre yapmanın, günahların en büyüğü olduğuna inanırlardı.

Aşağıdaki zikredilen şeyler, bazı ilim ehlinin bu konudaki görüşlerdir:

İbn-i Abbas'tan -Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:

(( كَانُوا يَرَوْنَ أَنَّ الْعُمْرَةَ فِي أَشْهُرِ الْحَجِّ مِنْ أَفْجَرِ الْفُجُورِ فِي الْأَرْضِ، وَيَجْعَلُونَ الْمُحَرَّمَ صَفَرًا، وَيَقُولُونَ: إِذَا بَرَا الدَّبَرْ، وَعَفَا الْأَثَرْ، وَانْسَلَخَ صَفَرْ، حَلَّتْ الْعُمْرَةُ لِمَنْ اعْتَمَرْ.)) [ رواه البخاري ومسلم ]

"Câhiliye halkı, hac aylarında umre yapmayı, yeryüzünde işlenen en büyük günah olarak görürler, Muharrem'i Safer yaparlar (Muharrem'in yerine Safer'i öne alırlar) ve şöyle derlerdi: (Uzun hac yolculuğu sebebiyle üzerine binilen) devenin sırtında meydana gelen yara iyileşir, günlerce yol yürüyen devenin ayak izleri silinir ve Safer ayı çıkarsa, umre yapmak isteyen kimseye umre helal olur."[3]

İbn-i'l-Arabî şöyle demiştir:

İkinci Mesele: Allah'ın haram kıldığı haram ayların yerlerini değiştirip erteleme şekli hakkında üç görüş vardır:

Birinci görüş:

İbn-i Abbas'tan -Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir: "Cunâde b. Avf b. Umeyye el-Kinânî, her yıl hac mevsimi gelir ve şöyle seslenirdi:

- Dikkat edin! Ebu Sumâme (haram ayların yerlerini değiştirip erteleme konusunda) ne ayıplanır, ne de kendisine cevap verilir! Dikkat edin! Safer ayı, ilk yıl helal aydır. Bundan dolayı biz de onu bir yıl haram, bir yıl da helal sayarız."

Bu konuda Hevâzin, Ğatafân ve Suleymoğulları ile birlikte hareket ederlerdi.

Başka bir rivâyet ise şöyledir:

Cunâde b. Avf b. Umeyye el-Kinânî şöyle derdi:

"Şüphesiz ki biz, Muharrem ayını öne aldık, Safer ayını ise erteledik."

Ardından bir sonraki yıl gelince şöyle derdi:

"Şüphesiz ki biz,Safer'i haram saydık, Muharrem'i ise (Safer'den sonraya) erteledik."

İşte, haram ayların yerlerini değiştirip erteleme budur. [4]

İkinci görüş:

Ziyâdelik (fazlalık):

Katâde şöyle demiştir: "Dalâlet ehli bir topluluk, haram ayları ziyâdeleştirerek Safer'i haram aylardan saymıştır.Onların ileri geleni hac mevsiminde kalkar şöyle derdi:

- Dikkat edin! İlahlarınız bu yıl Muharrem ayını haram (ay) kılmıştır.Bunun üzerine insanlar o yıl Muharrem ayını, haram ay kabul ederlerdi.

Ardından bir sonraki yıl kalkar ve şöyle derdi:

- Dikkat edin! İlahlarınız bu yıl Safer ayını haram (ay) kılmıştır.Bunun üzerine insanlar o yıl Safer ayını, haram ay kabul ederler ve "İki Safer ayı" derlerdi."

İbn-i Vehb ve İbn-i Kâsim, Mâlik'ten buna benzer bir şekilde rivâyet etmiş ve şöyle demiştir:

"Câhiliye halkı, (Muharrem ve Safer aylarını) iki Safer olarak kabul ederlerdi.Bunun içindir ki Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

(( لَا عَدْوَى وَلَا طِيَرَةَ وَلَا هَامَةَ وَلَا صَفَرَ.)) [ رواه البخاري ومسلم ]

"Advâ[5], Tıyara[6], Hâme[7] ve Safer[8] yoktur."[9]

Aynı şekilde Eşheb de Mâlik'ten böyle rivâyet etmiştir.

Üçüncü görüş:

Haccı tebdil etmek (Zilhicce ayından başka bir ayda yapmak):

Mücâhid başka bir senedle şöyle demiştir:

[ سورة التوبة الآية: ٣٧ ]

"(Allah'ın haram kıldığı) Haram ayların yerlerini değiştirip ertelemek (savaşmak için istedikleri haram ayı, helal aylardan birisiyle değiştirip, kimisini öne almak, kimisini de ertelemek), sadece küfürde (inkârda) ileri gitmektir. Öyle yapmakla kâfirler, (şeytan tarafından) büsbütün şaşırtılırlar. Allah’ın haram kıldığı (dört aydan birisini) sayıya (dört haram aya) denk getirmek için onu bir yıl helâl, bir yıl haram sayarlar ve böylelikle Allah’ın haram kıldığını helâl kabul ederler.Kötü işleri, (şeytan tarafından) kendilerine süslenip güzel gösterildi.Allah, kâfirler topluluğunu hidâyete erdirmez (onları hakka ve doğruya ulaşmakta muvaffak kılmaz)."[10]

(Câhiliye halkı) iki yıl Zilhicce ayında, sonra iki yıl üst üste Muharrem ayında, daha sonra iki yıl üst üste Safer ayında hac yaptılar.(Câhiliye halkı) her yılın bir ayında iki yıl üst üste hac yaparlardı. Öyle ki Ebu Bekir'in -Allah ondan râzı olsun- haccı, Zilkâde ayına denk gelmişti.Daha sonra Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Zilhicce ayında hac yapmıştır. Bunun içindir ki Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- sahih bir hadiste hutbede iken şöyle buyurmuştur:

(( الزَّمَانُ قَدْ اسْتَدَارَ كَهَيْئَتِهِ يَوْمَ خَلَقَ اللهُ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضَ، اَلسَّنَةُ اثْنَا عَشَرَ شَهْرًا، مِنْهَا أَرْبَعَةٌ حُرُمٌ، ثَلَاثٌ مُتَوَالِيَاتٌ: ذُو الْقَعْدَةِ وَذُو الْحِجَّةِ وَالْمُحَرَّمُ وَرَجَبُ مُضَرَ الَّذِي بَيْنَ جُمَادَى وَشَعْبَانَ.)) [ متفق عليه]

"Zaman, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki sıraya göre sürüp gitmiştir ( o da her yılın on iki ay, her ayın da yirmi dokuz ilâ otuz gün arasında olmasıdır).(Kamerî) yıl, on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır. Üçü birbiri ardınca gelir. (Bu aylar:) Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Cumâdâ ile Şa'ban arasındaki Receb Mudar'dır."[11]

İbn-i Abbas -Allah ondan râzı olsun- ve başkası şöyle rivâyet etmişlerdir -lafız, İbn-i Abbas'a âittir-:

"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

(( أَيّهَا النّاسُ! اسْمَعُوا قَوْلِي ، فَإِنّي لَا أَدْرِي لَعَلّي لَا أَلْقَاكُمْ بَعْدَ يَوْمِي هَذَا فيِ هَذَا الْمَوْقِفِ. أَيّهَا النّاسُ! إنّ دِمَاءَكُمْ وَأَمْوَالَكُمْ حَرَامٌ إِلَى يَوْمِ تَلْقَوْنَ رَبَّكُمْ كَحُرْمَةِ يَوْمِكُمْ هَذَا فيِ شَهْرِكُمْ هَذَا، فيِ بَلَدِكُمْ هَذَا، وَإِنّكُمْ سَتَلْقَوْنَ رَبَّكُمْ فَيَسْأَلُكُمْ عَنْ أَعْمَالِكُمْ. وَقَدْ بَلَّغْتُ، فَمَنْ كَانَ عِنْدَهُ أَمَانَةٌ فَلْيُؤَدِّهَا إلَى مَنِ ائْتَمَنَهُ عَلَيْهَا، وَإِنَّ كُلَّ رِبًا مَوْضُوعٌ وَلَكُمْ رُءُوسُ أَمْوَالِكُمْ لَا تَظْلِمُونَ وَلَا تُظْلَمُونَ، قَضَى اللهُ أَنّهُ لَا رِبَا ، وَإِنَّ رِبَا عَبَّاسِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ مَوْضُوعٌ كُلَّهُ، وَإِنَّ كُلَّ دَمٍ كَانَ فِي الْجَاهِلِيّةِ مَوْضُوعٌ، وَإِنَّ أَوَّلَ دِمَائِكُمْ أَضَعُ دَمَ ابْنِ رَبِيعَةَ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ، كَانَ مُسْتَرْضَعًا فِي بَنِي لَيْثٍ فَقَتَلَتْهُ هُذَيْلٌ فَهُوَ أَوَّلُ مَا أَبْدَأُ بِهِ مِنْ دِمَاءِ الْجَاهِلِيَّةِ .

أَمَّا بَعْدُ، أَيّهَا النّاسُ! فَإِنّ الشَّيْطَانَ قَدْ يَئِسَ أَنْ يُعْبَدَ بِأَرْضِكُمْ، وَلَكِنَّهُ إِنْ يُطَعْ فِيمَا سِوَى ذَلِكَ مِمَّا تَحْقِرُونَ مِنْ أَعْمَالِكُمْ فَقَدْ رَضِيَ بِهِ، فَاحْذَرُوهُ أَيّهَا النَّاسُ عَلَى دِينِكُمْ. وَإِنَّ النَّسِيءَ زِيَادَةٌ فِي الْكُفْرِ يُضَلُّ بِهِ الَّذِينَ كَفَرُوا يُحِلّونَهُ عَامًا وَيُحَرّمُونَهُ عَامًا لِيُوَاطِئُوا عِدّةَ مَا حَرّمَ اللهُ فَيُحِلّوا مَا حَرّمَ اللهُ وَيُحَرّمُوا مَا أَحَلّ اللهُ . وَإِنَّ الزّمَانَ قَدْ اسْتَدَارَ كَهَيْئَتِهِ يَوْمَ خَلَقَ اللهُ السّمَوَاتِ وَالْأَرْضَ، وَإِنَّ عِدّةَ الشّهُورِ عِنْدَ اللهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْرًا، مِنْهَا أَرْبَعَةٌ حُرُمٌ: ثَلَاثٌ مُتَوَالِيَاتٌ وَرَجَبُ مُضَرَ، الَّذِي بَيْنَ جُمَادَى وَشَعْبَانَ...))

"Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyin. Bilmiyorum, belki bu günden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Ey insanlar! Bu gününüz nasıl mukaddes bir gün ise, bu ayınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz nasıl mübarek bir şehir ise; canlarınız ve mallarınız da öyle mukaddestir (her türlü saldırıdan emindir).

(Ashabım! Yarın) Rabbinize kavusacaksınız ve Rabbiniz size amellerinizden (yaptıklarınızdan) soracaktır.Andolsun ki ben, bunu size tebliğ ettim.

(Ashabım! ) Kimin yanında bir emânet varsa, onu sahibine versin. Fâizin her çeşidi kaldırılmıştır (ayağımın altındadır). Fakat anaparanız sizindir. Ne zulmedin, ne de zulme uğrayın.Allah, fâizi kaldırmıştır. Abdulmuttalib'in oğlu Abbas'ın fâizinin hepsi kaldırılmıştır (ayağımın altındadır).Câhiliye döneminde güdülen kan davaları kaldırılmıştır.İlk kaldırdığım kan davanız da, Leys oğullarında süt annenin yanında iken Huzeyl kabilesi tarafından öldürülen Rabîa b. el-Haris b. Abdulmuttalib'in kan davasıdır.Câhiliye döneminden kalan ve kaldıracağım ilk kan davası odur.

Ey insanlar! Muhakkak ki, şeytan şu toprağınızda kendisine tapınmaktan ümidini kesmiştir.Fakat siz bunun dışında, hakir gördüğünüz (önemsemediğiniz) amellerinizde ona uyarsanız, bu da onu memnun edecektir.

Ey insanlar! Dîninizi korumak için ondan (şeytandan) sakının. "(Allah'ın haram kıldığı) Haram ayların yerlerini değiştirip ertelemek (savaşmak için istedikleri haram ayı, helal aylardan birisiyle değiştirip, kimisini öne almak, kimisini de ertelemek), sadece küfürde (inkârda) ileri gitmektir. Öyle yapmakla kâfirler, (şeytan tarafından) büsbütün şaşırtılırlar. Allah’ın haram kıldığı (dört aydan birisini) sayıya (dört haram aya) denk getirmek için onu bir yıl helâl, bir yıl haram sayarlar ve böylelikle Allah’ın haram kıldığını helâl, helal kıldığını da haram kabul ederler. Zaman, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki sıraya göre sürüp gitmiştir ( o da her yılın on iki ay, her ayın da yirmi dokuz ilâ otuz gün arasında olmasıdır).(Kamerî) yıl, on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır. Üçü birbiri ardınca gelir. (Bu aylar:) Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Cumâdâ ile Şa'ban arasındaki Receb Mudar'dır."[12]

İkincisi:

Safer ayını uğursuz saymaya gelince, bu, Câhiliye arapları arasında bilinen bir inanç idi ve günümüzde İslâm'a mensup bazı kimselerde bunun kalıntıları hâlâ devam etmektedir.

Ebu Hureyre'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

(( لَا عَدْوَى وَلَا طِيَرَةَ وَلَا هَامَةَ وَلَا صَفَرَ، وَفِرَّ مِنَ الْمَجْذُومِ كَمَا تَفِرُّ مِنَ الْأَسَدِ.)) [ رواه البخاري ومسلم ]

"Advâ[13], Tıyara[14], Hâme[15] ve Safer[16] yoktur.Aslandan kaçtığın gibi, Cüzâm hastalığından kaç."[17]

Değerli âlim Muhammed b. Salih el-Useymin -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:

"Safer kelimesi, birden fazla şekilde tefsir edilmiştir:

Birincisi: Bilinen Safer ayıdır. Câhiliye döneminde araplar safer ayının uğursuz olduğuna inanırlardı.

İkincisi: Devenin karnına isabet eden ve bir deveden, başka bir deveye geçen (sirâyet eden) bir hastalıktır. Safer kelimesinin Advâ kelimesine atfedilmesi, hâssın (Safer'in), umuma (Advâ'ya) atfedilmesi bâbındandır.

Üçüncüsü: Safer'den kasıt; Safer ayıdır. Bundan da murat; Allah'ın haram kıldığı Haram ayların yerlerini değiştirip ertelemektir. Öyle yapmakla kâfirler, (şeytan tarafından) büsbütün şaşırtılırlar. Câhiliye arapları, haram oluşundan dolayı Muharrem ayını, Safer ayına ertelerler (Muharrem ayını, Safer ayının yerine sayarlar) ve Muharrem'i bir yıl helal, bir yıl da haram kabul ederlerdi.

Bu tefsirlerin en tercihli olanı şudur:Safer kelimesinden kastedilen; Safer ayıdır. Çünkü câhiliye arapları Safer'in uğursuz olduğuna inanırlardı. Oysa zamanın, olaylara ve Allah -azze ve celle-'nin takdirine hiçbir etkisi yoktur.Safer ayı, içerisinde hayır ve şerrin olduğu (takdir edildiği) diğer zamanlar gibidir.

Bazı insanlar,örneğin Safer ayının yirmi beşinci günü belirli bir işi bitirdiklerinde: "Bu iş, hayırlı Safer ayının yirmi beşinci günü bitirilmiştir" diye o günün tarihini yazarlar. Bu davranış; bir bid'atı, başka bir bid'at ile tedâvi etmek bâbındandır.Zirâ Safer ayı, hayır veya şer ayı değildir.Bunun içindir ki seleften bazı kimseler, baykuşun ötüşünü işittiği zaman:"İnşâallah hayırdır" diyen kimsenin bu sözüne şiddetle karşı çıkmışlardır. Çünkü baykuşun ötüşüne hayır veya şer denmez. Aksine baykuşun ötmesi, diğer kuşların ötmeleri gibidir.

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in reddettiği bu dört şey (Advâ, Tıyara, Hâme ve Safer), yalnızca Allah Teâlâ'ya tevekkül etmek ve samimî bir niyete sahip olmak, başına belâ ve musibet gelen kimsenin, bu gibi şeylere (Advâ, Tıyara, Hâme ve Safer) karşı zayıf ve âciz olmaması gerektiğine delâlet etmektedir.

Bir müslüman, bu gibi şeylerle aklını meşgul ederse, şu iki durumdan birisiyle başbaşa kalır:

Birincisi: (Safer ayında) bir işe girişmesi veya o işten vazgeçmesi ile bu gibi şeylere cevap vermesidir ki bu takdirde müslüman, hareket ve davranışlarını hakikati olmayan bir şeye bağlamış olur.

İkincisi: (Safer ayında) bir işe başlaması ve bu gibi şeylere aldırmamasıdır.Fakat müslümanın içinde biraz keder ve üzüntünün kalmasıdır. Bu durum, birincisinden daha hafif olmakla birlikte buna dâvet eden şeylere asla cevap vermemesi ve yalnızca Allah -azze ve celle-'ye güvenmesi ve O'na tevekkül etmesi gerekir.

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in dört şeyi (Advâ, Tıyara, Hâme ve Safer'i) reddetmesi, onların varlığını reddetmek değildir. Aksine onlar vardır. Fakat bu dört şeyin olaylara etkisinin olduğunu reddetmektir. Bu sebeple olaylara etki eden, yalnızca Allah Teâlâ'dır.Buna göre bir olayın sebebi, bilinen bir sebep ise, o sahih bir sebeptir.Yok eğer bir olayın sebebi vehm (kuruntu) ise, o da bâtıl bir sebeptir.Safer ayının ne kendisi olaylara etki edebilir, ne de kendisi şer için bir sebeptir."[18]

İkincisi: Câhiliye halkının, İslâm şeriatına aykırı olan hareketleri:

Buhârî ve Müslim'de geçen Ebu Hureyre'nin -Allah ondan râzı olsun- hadisi daha önce geçmişti. Bu hadiste, câhiliye araplarının, Safer hakkındaki inançları yerilmiş, Safer ayının, Allah Teâlâ'nın aylarından birisi olduğu, Safer'in olaylarda hiçbir irâdesinin olmadığı, aksine onun Allah Teâlâ'nın emriyle hareket ettiği açıklanmıştı.

Üçüncüsü: Safer ayında İslâm'a mensup kimselerde bulunan bid'atlar ve bâtıl inançlar:

İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi'ne şu soru sorulmuştur:

"Ülkemizde bazı âlimler, İslâm dîninde, Safer ayının son Çarşamba günü kuşluk namazı vaktinde bir selâmda dört rekat olarak kılınan, her rekatında Fâtiha sûresi ile birlikte on yedi defa Kevser sûresi, elli defa İhlas sûresi, birer defa Felak ve Nas sûreleri okunup selâm verilen, selâm verildikten sonra üç yüz altmış defa şu âyet-i kerime okunan:



[ سورة يوسف من الآية: ٢١]

"Ve Allah, emrinde gâliptir (hiçbir güç, O'na engel olamaz).Fakat insanların çoğu, (her şeyin Allah'ın elinde olduğunu) bilmezler."[19]

Bunları üç defa yaptıktan sonra şu âyet-i kerime ile bitirilen:



"Onların (iftiracıların) nitelemekte oldukları şeylerden senin izzet sahibi Rabbini tenzih ederiz.Bütün elçilere (rasûllere) selam olsun. Hamd, (dünya ve âhirette) âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur."[20]

Nâfile bir namaz olduğunu iddiâ etmektedir.

Yine, bu günde sadaka olarak fakirlere bir parça ekmek vermenin, Safer ayının son Çarşamba günü inen belâ ve musibeti savmak için bu âyet-i kerime'nin ayrı bir yeri olduğunu iddiâ etmektedirler.

Ayrıca, her yıl, üç yüz yirmi bin tane belâ ve musibet indiğini, bütün bu belâ ve musibetlerin, Safer ayının son Çarşamba günü geldiğini, bunun ise, yılın en zor günü olduğunu, kim, bu namazı, yukarıda zikredildiği şekilde kılarsa, Allah Teâlâ'nın o kimseyi, bu günde inen her türlü belâ ve musibetlerden lütuf ve keremiyle koruyacağını, yine, bu şekilde yapmaya gücü yetmeyen küçük çocukları bile belâ ve musibetlerden koruyacağını iddiâ etmektedirler.

Bu zikredilen şeyler çözüm müdür?

İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi âlimleri bu soruya şöyle cevap vermişlerdir:

"Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.Salât ve selâm, Allah'ın elçisine,onun âile halkına ve ashâbına olsun.

Soruda zikredilen bu nâfile namazın, Kur'an-ı Kerim ve sünnetten bir aslının olduğunu bilmiyoruz. Bu ümmetin ilk müslümanlarından ve onlardan sonra gelenlerden hiç kimsenin bu nâfile namazı kıldığına dâir hiçbir şey sâbit olmamıştır. Aksine bu, bid'at bir namazdır.

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sâbit olduğuna göre o şöyle buyurmuştur:

(( مَنْ عَمِلَ عَمَلاً لَيْسَ عَلَيْهِ أَمْرُنَا فَهُوَ رَدٌّ.)) [ رواه مسلم ]

"Her kim işimiz (dînimiz) üzere olmayan bir iş işlerse, o işlediği şey reddolunmuştur (bâtıldır ve ona itibar edilmez)."[21]

Başka bir hadiste şöyle buyurmuştur:

(( مَنْ أَحْدَثَ فِي أَمْرِنَا هَذَا مَا لَيْسَ مِنْهُ فَهُوَ رَدٌّ.)) [ متفق عليه ]

"Her kim, bu işimizde (dînimizde) onda olmayan bir şeyi ona ihdâs eder (açık veya gizli Kur'an ve sünnette aslı olmayan bir şey getirir)se, o ihdâs ettiği şey, kendisine reddolunmuştur (bâtıldır)."[22]

Bu namazı ve zikredilen şeyleri, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e veya sahâbeden birisine nisbet eden kimse, en büyük iftirayı atmış olur ve bu kimse, Allah Teâlâ tarafından yalancıların hak ettikleri cezayı hak etmektedir."[23]

Değerli âlim Muhammed Abdusselâm eş-Şukayrî şöyle demiştir:

"Câhil kimseler, kendilerinden her türlü kötülüğü giderdiğine inanarak, Safer ayının son Çarşamba günü 'Bütün âlemler içinden Nuh'a selâm olsun' gibi, selâm âyetlerini yazmayı ve bu âyetleri, içerisinde su bulunan kaplara koyup o sudan içerek ondan bereket ummayı ve o suyu başkasına hediye etmeyi bir gelenek hâline getirdiler.Bu inanç, bozuk bir inanç, dînde yerilen bir şeyi uğursuz sayma ve bunu yapanı gören kimsenin ona şiddetle karşı çıkması gereken çok çirkin bir bid'attır."[24]

Dördüncüsü: Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in hayatında bu ayda meydana gelen savaşlar ve önemli olaylar.

Bunlar pek çoktur. Bu olaylardan bazılarını seçmek mümkündür:

İbn-i Kayyim -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir:

"Sonra Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Veddân adı verilen Ebvâ gazvesine bizzat kendisi katıldı. Bu, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in katıldığı ilk gazve olup Mekke'den Medine'ye hicret edişinden on iki ay sonra Safer ayında vukû buldu. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in beyaz olan sancağını Hamza b. Abdulmuttalib taşıdı. Sa'd b. Ubâde'yi, kendisinin yerine Medine'de bıraktı ve Kureyş'in ticâret kervanının önünü kesmek için özellikle muhâcirlerle birlikte yola çıktı, fakat hiç kimseyle karşılaşmadı.

Bu gazvede, zamanında Damra oğulları kabilesinin reisi olan Muhaşşî b. Amr ed-Damrî ile Damra oğulları ile savaşmamak ve onların da Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- ile savaşmamaları, kendisine karşı toplanmamaları ve kendisinin düşmanına yardım etmemeleri konularında aralarında (emân ve yardımlaşma) antlaşması imzaladılar. Bu antlaşmadan sonra Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- onlardan on beş gün uzak durdu. [25]

İbn-i Kayyim -Allah ona rahmet etsin- yine şöyle demiştir:

"Hicretin üçüncü yılı Safer ayı gelince, Adal ve el-Kara kabilelerinden bazı topluluklar Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in huzuruna gelip içlerinde müslüman kimselerin olduklarını, onlara dînlerini ve Kur'an okumayı öğretecek öğretmenleri, kendileriyle birlikte göndermesini istediler.Bunun üzerine Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- onlarla birlikte -İbn-i İshak'ın sözünde- altı kişi gönderdi. Buhârî ise: Onlar on kişi idiler, demiştir. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- onların başına, Mersed b. Ebî Mersed el-Ğanevî'yi emir tayin etti. Hubeyb b. Adiyy de onların içindeydi. Bu altı veya on kişilik heyet, onlarla birlikte yola çıktılar. Hicâz'ın kenar bölgelerinde Racî' denilen yere geldiklerinde onlara ihânet ettiler ve onlara karşı Huzeyl kabilesinden yardım istediler. Huzeyl kabilesinin adamları gelip onları kuşattılar ve genelini öldürüp Hubeyb b. Adiyy ve Zeyd b. ed-Desine'yi esir aldılar. Ardından onları köle olarak Mekke'de sattılar. Nitekim Hubeyb b. Adiyy ve Zeyd b. ed-Desine, Bedir savaşında müşriklerin ileri gelenlerini öldürmüşlerdi."[26]

İbn-i Kayyim -Allah ona rahmet etsin- yine şöyle demiştir:

"Hicretin dördüncü yılında, Safer ayında Maûne Kuyusu fâciası vukû bulmuştur.Bu fâcianın özeti şöyledir: Mızrakla istediği gibi, mahâretle oynamasından dolayı "Mulâibu'l-Esinne" diye çağrılan Ebu Berâ Âmir b. Mâlik Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i huzuruna gelmişti. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- onu İslâm'a dâvet etti, fakat o müslüman olmadı (bu dâvete yanaşmadı) ama pek uzak da durmadı.

Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’a:

-Ey Allah'ın elçisi! Ashâbından bir grup tebliğci göndersen de şu Necid halkına senin bu dînini onlara anlatsalar iyi olur, umarım onlara icâbet ederler, dedi.

Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:

-Ben, Necd halkının onlara bir kötülük yapmasından korkuyorum.

Bunun üzerine Ebu Berâ şöyle dedi:

- Ben onları koruyacağım.

Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, sahâbeden İbn-i İshak'ın sözüne göre- kırk, Sahih-i Buhârî'deki rivâyete göre yetmiş kişilik -ki doğru olan Buhârî'nin rivâyetidir- bir kurra (hafızlar) heyetini, Sâide oğullarından "Şehâdete Koşan" lakaplı Münzir b. Amr başkanlığında gönderdi. Bunlar, sahâbenin hayırlıları, fazîletlileri, efendileri ve hâfızları idiler. Heyet, Âmir oğulları ile Süleym oğulları kabilelerinin toprakları arasında bulunan Maûna kuyusu mevkiine ulaşınca orada konakladılar.Sonra Ümmü Süleym'in kardeşi Haram b. Milhan adındaki birisine, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in mektubunu vererek onu Amir oğulları kabilesinin reisi Allah’ın düşmanı Âmir bir Tufeyl’e gönderdiler.Bu adam, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in mektubunu bile açıp bakmadan, adamlarından birisine emredip elçiyi arkasından mızrakla vurarak öldürttü. Haram b. Milhan, mızrak sırtından girince ve akan kanı görünce:

- Kâbe'nin Rabbine yemîn olsun ki kazandım! Dedi.

Ondan sonra da Âmir oğullarına (kabilesinin halkına, bu İslam tebliğcilerini kılıçtan geçirmek üzere) çağrıda bulundu. Ebu Berâ'nın himâyesinde oldukları için halk bu çağrıya uymadı. Bunun üzerine Süleym oğulları, Usayya, Ra'l ve Zekvân kabilelerini yardıma çağırdı. Usayye, Ra'l ve Zekvân kabileleri onun çağrısını kabul ettiler ve bu kabileler Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in ashâbını onları çember içine alıp kuşattılar. İçlerinden Neccâr oğulları kabilesinden Ka’b bin Zeyd dışındaki herkesi öldürdüler.Ka’b ise yaralanmış ve şehidler arasında kendinden geçmişti. Kendine geldikten sonra Medine’ye sağ dönmeyi başardı ve hayatta kaldı. Daha sonra Hendek savaşında şehid oldu.Bu tebliğcilerle beraber gitmiş, ancak onları korumak maksadıyla uzaktan gözetleyicilik yapan iki kişi daha vardı. Bu olayın dışında kalarak kurtulmuşlardı. Onlardan biri Amr b. Umeyye ed-Damrî, diğeri de Munzir b. Muhammed idi.Arkadaşlarının nerede öldürüldüklerini ancak akbabaları görerek keşfedebildiler.Oraya gittiklerinde korkunç manzara ile karşılaştılar. Arkadaşlarının tümü şehid edilmişti. Düşmanlarsa hala orada bekliyorlardı. Arkadaşlarının durumunu görünce her ikisi de kılıçlarını çekerek düşman ordusuna saldırdılar. Munzir şehid edildi. Amr b. Umeyye ed-Damrî ise esir alındı.Kendisinin Mudar kabilesinden olduğunu onlara haber verince, Âmir oğulları kabilesi reisi Amr b. Tufeyl onun saçını perçeminden kesti ve annesinin bir köle azad etme borcu olduğundan dolayı Amr'ı onun yerine sayıp serbest bıraktı. Hürriyetine kavuşan Amr b. Umeyye Medine’ye dönerken yolda el-Karkara denilen yere gelince bir ağacın altında dinlenmek için konakladı. Daha sonra onun yanına Kilâb oğulları kabilesine mensup iki kişi geldiler. Amr, onların şehid edilen arkadaşlarının öcünü almak niyetiyle kılıcını çekerek ikisini de öldürüp büyük bir hata işledi. Oysa Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bu iki kişiye teminat vermişti. Ama o bundan habersizdi. Medine’ye geldiğinde yaptığını Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e haber verince, ona şöyle dedi:

- Andolsun ki sen, (kendilerine emân verilen) iki kişiyi öldürdün.Ben, o ikisinin diyetini mutlaka ödemeliyim."[27]

İbn-i Kayyim -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir:

"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in Hayber savaşına çıkması, Muharrem ayının başında değil, sonunda idi.Hayber'i fethetmesi ise Safer ayında idi." [28]

İbn-i Kayyim -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir:

"Kutbe b. Âmir b. Hadîde seriyyesinin Has'am kabilesine gelişi faslı:

Hicretin dokuzuncu yılı Safer ayında idi.

İbn-i Sa'd şöyle demiştir:

Dediler ki: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, Kutbe b. Âmir'i yirmi kişiyle beraber Has'am kabilesinin bir kolu olan (Yemen'deki) Tebâle bölgesine gönderdi ve kendisine, onların üzerine hücum etmesini emretti.Ardından iki kişinin bir deveye sırayla bindikleri on deve ile yola çıktılar.Derken bir adamı yakalayıp sorguya çektiler ama adam susup onlara hiçbir şeyi haber vermedi.Ardından suyun başında konaklayan topluluğun bulunduğu yerde bağırmaya ve onları tehdit etmeye başlayınca başını vurdular.Sonra (bu on kişlik seriyye) suyun başındaki topluluk uyuyuncaya kadar orada beklediler.Ardından geceleyin onlara baskın düzenleyip şiddetli bir savaşa tutuştular.Öyle ki her iki taraftan pek çok kişi yaralandı.(Seriyye'nin komutanı) Kutbe b. Âmir birçok insanı öldürdü.Daha sonra seriyye develeri, kadınları ve davarları önlerine katarak Medine'ye götürdüler. Bu olayda, seriyyenin baskın düzenlediği topluluk, toplanıp biraraya geldiler ve seriyyenin ardından onları takip etmeye başladılar. Fakat Allah Teâlâ onların üzerine öyle büyük bir sel gönderdi ki topluluğun, müslümanlara ulaşmasına engel oldu.Müslümanlar da develeri, kadınları ve davarları önlerine katıp giderlerken onlar müslümanlara bakıyorlar fakat sel sularını geçip müslümanlara ulaşma imkânını bulamıyorlardı.Böylece müslümanlar onların bakışları arasında uzaklaşıp gittiler."[29]

İbn-i Kayyim -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir:

"Hicretin dokuzuncu yılında Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in huzuruna Uzra kabilesinden on iki kişilik bir heyet geldi. İçlerinde Cemra b. en-Nu'mân da vardı.

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- onlara: Bu topluluk kimdir? Diye sordu.

Onların sözcüsü şöyle cevap verdi:

-Biz, tanımamazlık etmeyeceğin Uzra oğullarıyız. Kusay'ın anneden kardeşleriyiz. Kusay'a destek olup yardım eden, Huzâa ve Bekir oğullarını Mekke'den kovanlar, biziz. Bizim akrabalık bağımız ve yakınlarımız vardır.

Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:

- Siz hoşgeldiniz ve beni sizi tanımaya vesile olan şeye selâm olsun.O halde müslüman olun!

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, Şam'ın fethedileceğini ve Herakliyus'un ülkesine kaçacağını onlara müjdeledi.

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, kâhinlere gitmelerini ve daha önceleri yapmakta oldukları putlara kurbanlar kesmeyi onlara yasakladı ve sadece kurban bayramında kurban kesmeleri gerektiğini onlara haber verdi.Uzra heyeti,Ramle'nin evinde birkaç gün kaldıktan sonra kendilerine hediyeler verilmiş halde geri döndüler."[30]

Safer ayı hakkında gelen uydurma ve yalan hadisler.

İbn-i Kayyim -Allah ona rahmet etsin- (uydurma hadislerin özellikleri hakkında) şöyle demiştir:

"Gelecek tarihli hadisler faslı:

Bu özelliklerden bazıları şunlardır:

Rivâyet edilen hadiste şu şu tarihin olmasıdır.

Örneğin: Şu şu yıl olunca, şöyle şöyle olaylar meydana gelecektir, şu şu ay olunca, şöyle şöyle olaylar meydana gelecektir, denmesi gibi.

Örneğin: Yalancı küstahın: Muharrem ayında ay tutulursa, hayat pahalılığı, savaş ve sultan (devlet başkanı) başa gelecek, Safer ayında ay tutulursa, şöyle şöyle olacaktır, demesi gibi.

Yalancı küstahın, senenin her ayı için böyle şeyler uydurmaya devam etmesi gibi.

Bu anlamdaki hadislerin hepsi, yalan ve iftirâdır." [31]

Allah Teâlâ en iyi bilendir.





--------------------------------------------------------------------------------



[1] Bkz: İbn-i Manzûr; 'Lisânu'l-Arab'; c: 4, s: 462-463.

[2] Tevbe Sûresi: 36

[3] Buhârî; hadis no: 1489. Müslim; hadis no: 1240.

[4] Allah'ın haram kıldığı haram ayların yerlerini ilk defa değiştirip erteleyen kimsedir.Kinâne kabilesindendir.Asıl adı, Nuaym b. Sa'lebe'dir. Allah'ın haram kıldığı haram ayların yerlerini son defa değiştirip erteleyen kimse ise, Cunâde b. Avf b. Umeyye el-Kinânî'dir.Cunâde, kavmi arasında söz sahibi birisiydi.Hac mevsiminde eşeğinin üzerinde gelir ve şöyle seslenirdi: Ey insanlar! Dikkat edin! Ebu Sumâme bu konuda ne ayıplanır, ne kendisine cevap verilir, ne de dediği reddolunur. Bunun üzerine insanlar ona şöyle derlerdi: Muharrem ayının haramlılığını bizden bir ay ertele ve Muharrem ayını, Safer ayında kıl.Bu istek üzerine o da Muharrem ayını onlara helal kılar ve şöyle seslenirdi: Dikkat edin! İlahlarınız, bu yıl Safer ayını haram kıldı.Bunun üzerine insanlar o yıl Safer ayını haram ay kabul ederlerdi.Zilhicce ayında hac yaptıkları zaman (Zilhicce'den sonra gelen) Muharrem ayını bırakıp onu Safer diye adlandırırlardı.Zilhicce ayı bitince, Muharrem ayında savaşa çıkarlar ve bu ayda başka kabilelere saldırırlar ve ganimet alırlardı.Çünkü onlara göre bu ay, Safer ayı idi.Böylelikle onların o yılında iki Safer ayı olurdu.Bir sonraki yıl ise onlara göre Zilhicce, Zilkâde sayılır, Muharrem ise, Zilhicce sayılırdı.Böylece Muharrem ayında hac yaparlardı.Bunu da iki yıl üst üste yaparlardı.Daha sonra da bunu değiştirirler ve iki yıl üst üste Safer ayında hac yaparlardı. (Ebu Nebil)

[5] Advâ: Sağlam bir kişiye bir hasta aracılığıyla hastalığının bulaşmasıdır. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in böyle bir şeyin olmadığını söylemesinin sebebi; doğrudan doğruya o hasta kişi yüzünden hasta olduğuna değil de Allah’ın dilemesi ve takdiri sonucu bu hasta kişiden hastalık bulaştığına inanmanın gerekliliğini belirtmektir. Zira İslâm inancında hastalığın doğrudan doğruya bulaşması yoktur.Her şey Allah'ın izni ve dilemesiyle olur. Bununla beraber İslâm, insanların salgın hastalık olan yerlerden uzak durmak suretiyle tedbir almalarını ve Allah'a tevekkül etmelerini emretmiştir.

[6] Tıyara: Uğura ve uğursuzluğa inanmaktır.

[7] Hâme: Kan davalarında öç ve intikam almak için uydurulmuş bir takım efsanelere inanmaktır.İslâm bunu kesinlikle yasaklar.Câhil arapların inançlarına göre öldürülen bir kimsenin kanından, kemiğinden veya ruhundan kuşlar -özellikle baykuşlar- türeyerek ölünün intikamını alıncaya dek bağırırlar.Bu yüzden ölenin yakınları ölüyü rahat ettirmek için intikamını almak zorunda olduklarına inanırlardı.

[8] Safer: Sefer ayının uğursuz olduğuna inanmaktır. Uğursuzluk din veya dünya ile ilgili hayırlı iş yapmaya niyet edildiğinde sevilmeyen bir şey görüldüğü veya duyulduğu zaman bunun kalbe etki ederek, niyet edilen işten vazgeçirmesi veya kalpte bir üzüntü meydana getirmesidir. Bir iş yapmaya niyet edildiğinde kötü bir şey görmek veya duymak suretiyle bunu uğursuzluk sayıp yapacağı işten vazgeçmek, vazgeçmeyip kalben üzüntü duymaktan daha haramdır ve apaçık bir şirktir. (Ebu Nebil)

[9] Buhârî ve Müslim

[10] Tevbe Sûresi: 37

[11] Buhârî; hadis no: 4662. Müslim; hadis no: 1679

[12] Ahkâmu'l-Kur'an; c: 2, s: 503-504.

[13] Advâ: Sağlam bir kişiye bir hasta aracılığıyla hastalığının bulaşmasıdır.

[14] Tıyara: Uğura ve uğursuzluğa inanmaktır.

[15] Hâme: Kan davalarında öç ve intikam almak için uydurulmuş bir takım efsanelere inanmaktır.

[16] Safer: Sefer ayının uğursuz olduğuna inanmaktır. (Ebu Nebil)

[17] Buhârî; hadis no: 5387. Müslim; hadis no: 2220

[18] Mecmû' Fetâvâ İbn-i Useymîn; c: 2, s: 113-115

[19] Yusuf Sûresi: 21

[20] Sâffât Sûresi: 180-182

[21] Müslim; hadis no:1718.

[22] Buhârî; hadis no: 2697.Müslim; hadis no: 1718.

[23] İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâmî Komitesi Fetvâları; c: 2, s: 354.

[24] "es-Sunen ve'l-Mubtedeât (Sünnetler ve Bid'atlar)"; s: 111-112.

[25] Zâdu'l-Meâd; c: 3, s: 164-165.

[26] Zâdu'l-Meâd; c: 3, s: 244.

[27] Zâdu'l-Meâd; c: 3, s: 246-248.

[28] Zâdu'l-Meâd; c: 3, s: 239-240.

[29] Zâdu'l-Meâd; c: 3, s: 514.

[30] Zâdu'l-Meâd; c: 3, s: 657.

[31] el-Menâru'l-Munîf; s: 64.

22 Kasım 2012 Perşembe

Muharrem Ayı







15 Kasım 2012 Perşembe günü Muharrem ayına giriyoruz. Bu ayın diğer aylar arasında farklı bir yeri var. Çünkü içinde 10 peygambere 10 ikramın verildiği aşure gibi önemli bir günü barındırıyor.

15 Kasım 2012 Muharrem ayının ilk günü yani hicri yılbaşı. Bu ayın diğer aylar arasında farklı bir yeri var. Çünkü içinde ‘aşure’ gibi önemli bir günü barındırıyor. Bugünde on peygamberine on farklı ikramda bulunan Allah (cc), bizlere de af ve mağfiret için imkânlar sunuyor. Peki, bu kutlu ayı nasıl değerlendirmeli? Asr-ı saadet döneminde sahabeden biri Peygamberimiz’in (sas) yanına gelir ve “Ramazan’dan sonra ne zaman oruç tutmamı tavsiye edersiniz?” diye sorar. Peygamberimiz, “Muharrem ayında oruç tut. Çünkü o, Allah’ın ayıdır. Bu ayın onuncu gününde tutulan orucun Allah katında, o günden önceki bir senenin günahlarına kefaret olacağını kuvvetle ümit ediyorum.” cevabını verir.

Yarın bu mübarek aya giriyoruz. Aynı zamanda hicri takvime göre yeni bir yılın başlangıcı yarın. Hicretin 1433′üncü yılına girilecek. Efendimiz’in Mekke’den Medine’ye hicretini esas alan bugün, İslam tarihinde bir dönüm noktası. Bu mübarek gün, Hz. Ömer zamanında takvim başlangıcı kabul edildi ve 1 Muharrem hicri yılbaşı oldu.

Hicri senenin ilk ayı olan Muharrem’in 10′u aşure günü. Bu ayın diğer aylar arasında ayrı bir yeri olduğu gibi, aşure gününün de diğer günler içinde bereketlibir yeri var. Allah katında önemli olduğu Fecr Sûresi’nin ikinci ayetinde, “On geceye yemin olsun.” ifadeleriyle anlatılıyor. Allah (cc), bu gecelere yemin ederek onların bereketini bildiriyor.

Muharrem ayı ve aşure günü, Hıristiyan ve Yahudiler tarafından da kutsal sayılırdı. Nitekim Peygamberimiz Medine’ye hicret ettikten sonra orada yaşayan Yahudilerin oruçlu olduklarını öğrendi. Bunun ne orucu olduğunu sordu. Yahudiler, “Bugün Allah’ın Musa’yı düşmanlarından kurtardığı, Firavun’u boğdurduğu gün. Hz. Musa, şükür olarak bugün oruç tutmuştur.” dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz de, “Biz, Musa’nın sünnetini ihyaya sizden daha çok yakın ve hak sahibiyiz.” buyurdu. O gün oruç tuttu ve tutulmasını da emretti. Ancak ertesi sene Ramazan orucu farz kılınınca isteyenlerin tutmasını söyledi. Peygamberimiz (sas), bu günle ilgili olarak, “Zilhiccenin son günü ve Muharrem’in birinci günü oruç tutan, o yılın tamamında oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur.” buyuruyor.

Bir gün ikramda bulun, bir sene kazan

“Ramazan ayından sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur.” hadis-i şerifi, bugünlerde tutulan orucun önemini ifade ediyor. Bu hadisin açıklamasını İmam-ı Gazali şöyle yapıyor: “Muharrem ayı hicri senenin başlangıcı. Böyle bir yılı oruç gibi hayırlı bir temele dayandırmak ne güzel olur. Bereketinin devamı daha fazla ümit edilir.” Gerek Yahudilere benzememek, gerekse orucu tam aşure gününe denk getirmemek için, Muharrem’in dokuzuncu, onuncu ve on birinci günlerinde oruç tutulması tavsiye ediliyor.




Bugünde oruçtan başka hayır, hasenat ve sadaka gibi güzel âdetler de yaşatılmalı. Herkes, bugünlerin faziletini bildiren hadiseleri hatırlayarak ailesine, akraba ve komşularına ihsanda bulunursa şüphesiz sevabını kat kat alır. Peygamberimiz, müminin aile efradına aşure gününde her zamankinden daha çok (fazla külfete girmeden, aile bütçesini zorlamadan) ikramda bulunmasını tavsiye ediyor. Bir hadiste şöyle buyuruyor: “Her kim aşure gününde ailesine ve ev halkına ikramda bulunursa, Cenab-ı Hak da senenin tamamında onun rızkına bereket ve genişlik ihsan eder.”

***

Şükürler olsun Ehli Beyt’in sonu kesilmedi

Muharrem Ercan (Alevi dedesi): Muharrem ayının onuncu günü Hz. Hüseyin’in Kerbela’da şehadetine denk geldiğinden Aleviler olarak 12 gün oruç tutarız. Bu orucun adı ‘yas orucu’dur. 12. günden sonra İmam Hüseyin’in oğlu Zeynel Abidin sağ kurtulduğu için hem aşure kaynatır hem de kurbanlar keseriz. “Şükürler olsun Ehli Beyt’in sonu kesilmedi.” diye. Kerbela’da İmam Hüseyin’e su verilmediği için su içmiyoruz. Muharrem orucunda 12 gün boyunca su ihtiyacı başka sulu gıdalardan alınıyor ve et yenilmiyor.

***

On peygambere on ikram

Bu güne aşure denmesinin sebebi, Arapça “aşûra” kelimesinin onuncu gün anlamına gelmesi. Allah (cc) bu günde, on peygamberine on değişik ikram ve ihsanda bulunuyor:

1. Hz. Musa’nın denizi yarması üzerine Firavun ile ordusu sulara gömüldü.

2. Cudi Dağı’nın üzerine Hz. Nuh gemisini demirledi.

3. Balığın karnından Hz. Yunus, bu günde kurtuldu.

4. Hz. Âdem’in tövbesi kabul edildi.

5. Hz. İsa, aşure günü dünyaya geldi ve o gün semaya yükseldi.

6. Kardeşlerinin attığı kuyudan Hz. Yusuf bu günde çıkarıldı.

7. Hz. Davud’un tövbesi kabul edildi.

8. Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail doğdu.

9. Hz. Yusuf’un hasretinden dolayı gözleri kapanan Hz. Yakub görmeye başladı.

10. Hz. Eyyûb, hastalığından o gün şifaya kavuştu.

Hicri yılbaşı kutlanmalı mı?

Prof. Dr. Orhan Çeker (İlahiyatçı): İslâm’da mübarek sayılan zaman dilimleri bellidir. Yılbaşı diye bir zamanın kutlanması ne Kur’an’da ne de sünnette mevcut değil. Çünkü Peygamberimiz zamanında hicret, yılbaşı ilan edilmemişti. Müslüman, her an muhasebe ve kontrol içinde olmalı. Aslında Allah için zamanların birbirinden farkı yok. Ramazan orucunun, miladî takvime göre yılda 11 gün kayarak 36 yılda bir, tüm ayları dolaştığı biliniyor. Demek ki yılın tüm günlerini Ramazanmış gibi geçirmeliyiz. İnsanların, “yeni yılın hayırlı olsun” gibi dileklerde bulunmasının sakıncası yok. İslam’ın kabul etmediği eğlence çeşitlerinden uzak durmamız gerekiyor.

Takvim, neden hicrete göre belirlendi?

Yrd. Doç. Dr. Emanullah Polat (İlahiyatçı): Hicret’in Efendimiz’in hayatında olduğu gibi, İslam ümmetinin hayatında da ehemmiyeti büyük. Hicret, İslâm’ın tahakkümden kurtulup kendi ayakları üstünde durmaya başladığının başlangıç günü ve sembolü. İmanın gereği bir ibadet. Hicret edenlerin Allah katındaki yerleri başka hiçbir varlığa nasip olmadı. Bu kutlu olayın takvim için başlangıç sayılması Hz. Ömer tarafından uygulandı. Hz. Ömer ki; 15 civarında ayet, onun Allah Resulü ile olan istişarelerinde ileri sürdüğü fikirleriyle teyit edildi.

Muharrem Ayı Ne Zaman Kutlanır , Muharrem Ayı Ne Demektir , Muharrem Ayı Hangi Tarihlerde Kutlanır , Muharrem Ayının Anlamı Nedir , Muharrem Ayının Önemi , Muharrem Ayı
 

24 Ekim 2012 Çarşamba

Kenzul Arş Duası (arapca ve mealı)









Burada yazdığımız kenzül arş duası gördüğünüz duanın kısa halidir

Hangisini okumalıyım derseniz tabiki uzun olanı yani buradakini okumanız tavsiye olunur.Ama kısasınıda okusanız duanın sevabına ve faziletlerine nail olursunuz.

Peki nadir faziletleri? Şöyledir sevgili lahutiye.com üyeleri

-İki rekat namaz kılıp her rekatında Fatiha ve bir de İhlas okuyup selam verdikten sonra bu duayı okuyan dünya ve ahirete ait ne isterse tüm istediklerine nail olur

-Fatiha'yı,İhlas Suresi'ni,Kafirun ve Felak ve Nas Suresi'ni üç kere okuyup sonra da bu duayı okuyan her türlü hastalıktan,her zalimin şerrinden onu emin kılar ve bütün isteklerini verir

-Yazıp üzerinde taşırsa ve kim ki başının altına koyup uyursa Allahü Teala o kimsenin malından çalınanı ve evinden kaçanı geri iade eder

-Ömründe bir kere bu duayı okuyanın,Allahü Teala onu,Kıyamet Günü'nde yüzü ayın ondördü gibi parlak olarak haşreder.Hatta bütün insanlar onu bir peygamber veya melek sanırlar

-Aç olan okursa giyindirir,hasta okursa şifa verir,hastanın üzerine okunursa,hastalığından kurtulur,dünya yahut ahiret ihtiyaçlarından birisi için okursa Allah istediğini verir

-Kim beş defa bu duayı okursa Peygamber Aleyhisselam'ı rüyasında görür

-Bu duayı okuyan için cin,melek istiğfar ederler.Ömrü bereketli olur.

Ve daha sayılamayacak birçok fazileti var şimdide duanın okunuşuna geçelim.


Bismillahirrahmanirrahim

Elhamdü lillahi rabbil alemine aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti

 Bismillahir rahmir rahıym*Elif lam mim zalikel kitabü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı b
ir hurmeti 
Bismillahir rahmanir rahıym*Elif lam mim Allahü la ilahe illa hüvel hayyül kayyümü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti 
Bismillahir rahmanir rahıym*Ya eyyühen nasüttekü rabbekümüllezi ğalekaküm aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ya eyyühellezine amenü evfü bil ukudi aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeh*Bismillahir rahmanir rahıymi elhamdü lillahillezi halekas semavati vel erda aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Elif lam mim sad aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Yes'elüneke anil enfali aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti beraetün minellahi ve rasülihi aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Elif lam ra tilke ayatül kitabil hakimi aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Elif lam ra kitabün uhkimet ayatühü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Elif lam ra tilke ayatül kitabil mübini aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Elif lam mim ra tilke ayatül kitabi aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Elif lam ra kitabün enzelnahü ileyke aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Elif lam ra tilke ayatül kitabi ve kur'anin mübinin aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Eta emrullahi fe la testa'cilühü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Sübhanellezi esra bi abdihi leylen aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Elhamdü lillahillezi enzele ala abdihil kitabe aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Kef ha ya ayn sad zikru rahmeti rabbike abdehü zekeriyya aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ta ha ma enzelna aleykel kur'ane le teşka*Aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ikterabe lin nasi hısabühüm aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ya eyyühen nasüttekü rabbeküm inne zelzeletes saati şey'ün azıymün aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Kad eflehal mü'minüne aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Süratün enzelnaha ve feradnaha aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Tebarekellezi nezzelel fürkane aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ta sin mim tilke ayatül kitabil mübini aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ta sin tilke ayatül kur'ani ve kitabin mübin*Aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ta sin mim tilke ayatül kitabil mübini aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Elif lam mim e hasiben nasü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Elif lam mim ğulibetir rümü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Elif lam mim tilke ayatül kitabil hakimi aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Elif lam mim tenzilül kitabi la raybe fihi min rabbil aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ya eyyühen nebiyyüttekıllahe aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Elhamdü lillahillezi lehü ma fis semavati aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Elhamdü lillahi fatıris semavati aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ya sin vel kur'anil hakimi aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ves saffati saffen aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Sad vel kur'ani ziz zikri aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Tenzilül kitabi minellahil azizil hakimi aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ha mim tenzilül kitabi minellahil azizil alimi aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ha mim tenzilün miner rahmanir rahıymi aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ha mim ayn sin kaf aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ha mim vel kitabil mübini aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ha mim vel kitabil mübini inna enzelnahü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ha mim tenzilül kitabi minellahil azizil hakimi aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ha mim tenzilül kitabi aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ellezine keferü ve saddü an sebilillahi aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*İnna fetahna leke fethan mübinen aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ya eyyehüllezine amenü la tükaddimü beyne yedehillahi ve rasülihi aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Kaf vel kur'anil mecidi aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Vez zariyati zerven aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Vet türi ve kitabin mestürin aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ven necmi iza heva aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ikterabetis saatü venşekkal kameru aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Allemel kur'ane aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*İza vekaatil vakıatü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Sebbeha lillahi ma fis semavati vel erdı aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Kad semiallahü kavlelleti tücadilüke aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Sebbeha lillahi ma fis semavati ve ma fil erdı aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ya eyyehüllezine amenü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Sebbeha lillahi ma fis semavati ve ma fil erdı aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Yüsebbihu lillahi ma fis semavati ve ma fil erdı aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*İza caekel münafiküne aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Yüsebbihu lillahi ma fis semavati ve ma fil erdı aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ya eyyühen nebiyyü iza tallaktümün nisae aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ya eyyühen nebiyyü lime tüharrimü aleyke ya ribbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Tebarekellezi bi yedihil mülkü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Nün vel kalemi ve ma yesturüne aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Elhakkatü mel hakkatü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Seele sailün aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*İnna erselna nühan ila kavmihi aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Kul ühıye ileyye ennehüstemea neferun minel cinni aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ya eyyühel müzzemmilü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ya eyyühel müddesiru aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*La uksimü bi yevmil kıyameti aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Hel eta alel insani aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Vel mürselati urfen aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Amme yetesaelüne aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ven naziati ğarkan aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Abese ve tevalla aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*İzeş şemsü küvvirat aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*İzes semaünfetarat aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Veylül lil mütaffifine aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*İzes semaünşekkat aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Vessemi zatil bürüci aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ves semai vet tarikı aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Sebbihısme rabbikel a'lellezi aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Hel etake hadisül ğaşiyeti aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Vel fecri ve leyalin aşrin aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Lauksimü bi hazel beledi aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Veş şemsi ve duhaha aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Vel leyli iza yağşa aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Ved duha vel leyli iza seca aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Elem neşrah leke sadrake aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Vet tiyni vez zeytüni aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*İkra bismi rabbikellezi haleka aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*İnna enzelnahü fi leyletil kadri aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Lem yekünillezine keferü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*İza zülziletil erdu zilzaleha aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Vel adiyati dabhan aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*El kariatü mel kariatü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Elhakümüt tekasürü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Vel asri innel insane le fi husrin aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Veylün li külli hümezetin lümezetin aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*E lem tera keyfe feale rabbüke aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Li iylafi kurayşin aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*E raeytellezi yükezzibü bid dini aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*İnna a'taynakel kevsera aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Kul ya eyyühel kafirüne aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*İza cae nasrullahi aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Tebbet yeda ebi lehebin aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Kul hüvellahü ehadün aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Kul eüzü bi rabbil felakı aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıym*Kul eüzü bi rabbin nasi aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti erbeate aşera ve mieti süveril kur'aniyyeti aleyka ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti sittin ve sittine ve sittimietin ve sitti alafi ayetil kur'ani aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti erbeimietin ve sittin ve seb'ıyne elfe kelimetil kur'ani aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti Bismillahir rahmanir rahıymillezi hüve mevcüdün fi külli süveril kur'ani aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti sitti mietin ve ışrine elfen ve selamieti elfi harfil kur'ani aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfil elifillezi hüve mevcüdün fi seb'ıyne ve selasemietin ve erbeıyne elfe mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfi elbaillezi fil kur'ani fi semaniyete aşera ve erbeımietin ve ıhda aşera elfi mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmetit taillezi fil kur'ani fi tis'ın ve tis'ıyne ve mietin ve aşri alafi mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmetis saillezi fil kur'ani fi sittin ve tis'ıyne ve isna elfi mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfil cimillezi fil kur'ani fi selasin ve tis'ıyne ve mieteyni ve selaseti alafi mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti hurfil haillezi fil kur'ani fi seb'ıyne ve tis'ımietin ve selaseti alafi mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfil haillezi fil kur'ani fi sittin ve erbeımietin vel elfet mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfid dallezi fil kur'ani fisna ve tis'ıyne ve erbeımietin ve selaseti alafi mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfiz zalillezi fil kur'ani fi selasine ve selasimietin ve elfey mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfir raillezi fil kur'ani fi seb'ati alafi mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfiz zaillezi fil kur'ani fi mietin ve erbeati alafi mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfis sinillezi fil kur'ani fi selasine ve selasimietin ve selaseti alafi mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfiş şinillezi fil kur'ani fi tis'ıyne ve erbeati alafi mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfis sadillezi fil kur'ani fi selasimietin ve elfey mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfid dadillezi fil kur'ani fi erbeatin ve seb'ıyne ve mietin ve elfey mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfit taillezi fil kur'ani fi erbeatin ve seb'ıyne ve mieteyni ve elfi mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfiz zaillezi fil kur'ani fi erbeıyne ve sittimieti mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfil aynillezi fil kur'ani fi ışrıyne ve mieteyni ve tis'ati alafi mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfil ğaynillezi fil kur'ani fi semanin ve mieteyni ve isney elfi mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfil faillezi fil kur'ani fi erbeimietin ve semaniyeti alafi mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfil kafillezi fil kur'an fi selasetin ve seb'ımietin ve sitti alafi mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfil kafillezi fil kur'ani fi sittine ve hamsimietin ve tis'ı alafi mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfil lamillezi fil kur'ani fi isneyni ve selasine ve erbeimietin ve selasine elfi mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfil mimillezi fil kur'ani fi ışrine elfe mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfin nünillezi fil kur'ani fi sittine ve hamsimietin ve sittetin ve ışrine elfe mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfil vavillezi fil kur'ani fi sitteti alafi mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfil haillezi fil kur'ani fi seb'ıyne ve tis'ate aşera elfe mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfil lamil elifillezi fil kur'ani fi tis'ate aşera elfe mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti harfil yaillezi fil kur'ani fi elfin ve tis'ımietin ve tis'ıyne mevdıan ve tis'ımietin ve alafi mevdıın aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti tis'ın ve ışrine harfel kur'anillezi enzeltehü ala muhammedin sallelahü aleyhi ve selleme aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti erbeatin ve ışrine ve mieti elfi nebiyyin aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti ademe ve havva aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti cebraiyle aleyhis selamü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti mikaiyle aleyhis selamü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti israfiyle aleyhis selamü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti azraile aleyhis selamü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti melaiketil kerübiyyine aleyhimüs selamü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti hameletil arşi aleyhimüs selamü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmetis semavatis seb'ı vel eradıynes seb'ı aleyke ya rabbi ve es'elüke bş hakkı bi hurmetil ismillezi zekareke bihil enbiyaü vel evliyaü vel ubbadü vez zühhadü vel ebdalü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti katratil maillezi tecri min a'yünil mazlümine aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti ebi bekrinis sıddikı radıyellahü anhü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti umerabnil hattabi radıyellahü anhü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti usmanebni affanin radıyellahü anhü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti aliyyibni ebi talibin radıyellahü anhü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti hasenin ve huseynin radıyellahü anhüma ve bi hurmeti zeyni abidine ve bi hurmeti müsebni ca'ferin ve bi hurmeti aliyyibni müsa ve bi hurmeti aliyyibni muhammedin ve bi hurmeti huseynibni aliyyin ve bi hurmeti evladihim rıdvanüllahi aleyhim ecmeıyne aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmetil müsallinel leyle ven nehara aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmetismikellezi tüızzü ve tüzillü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmetismikellezi tuhyi ve tümitü mehabbetilleti beyneke ve beyne muhammedin aleyhis selamü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti ehadin ve elfin min ismikellezi yüharrakü bihil ercülü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti beytil ma'müri aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmetil meş'aril harami aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmetil ğuzzati veş şühedai aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmetismikellezi sıfatike mektübetün fihi aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmetismikellezi bihi ye'huzü melekül mevti rühal halaıki aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmetismikellezi zekerake bihi hürul ıyni aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmetismikellezi zekerake bihi ehlül belai aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmeti ismikellezi zekerake bihi ibrahimü aleyhis selamü ve hallastehü min nari nemrüde aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmetismikellezi lekıye bihi ya'kübü yüsüfe aleyhimes selamü aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmetismikellezi zekerake bihi eyyübü aleyhis selamü fe keşefte anhüd durra aleyke ya rabbi ve es'elüke bi hakkı bi hurmetismikellezi zekerake bihi süleymani aleyhis selamü ve radedte mülkehü ileyhi aleyke ya rabbi ve es'elüke hakkı bi hurmeti ilahina ve seyyidina veffık li abidikel acizinet tevbete ve sebbit lenel imane verhamna verda anna ümmete muhammedin verhan abaena ve ammatina vahfaz imanena min şerriş şeytani vağfir lena bi fadlike ya rahmanü*Verzukna rü'yete cemalike ve cemali habibike fi firdevsil cinan*Bi rahmetike ya erhamer rahımin

Faydalı ve hayırlara vesile olmasını dilerim.


Bismillahirrahmanirrahim

Kısa Olanı

La ilahe illellahül melikül hakkul mübin.

La ilahe illellahül hakemül adlül metin.

Rabbüna ve rabbü abainel evvelin.

La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minez zalimin.

La ilahe illellahü vehdehu la serike leh,lehül mülkü ve lehül hamdü yuhyi ve yümitü ve hüve hayyül la yemutü ebeden biyedihil hayru veileyhil masiru ve hüve ala küllü sey´in kadir.

La ilahe illellahü sükran li ni´metih.

La ilahe illellahü ikaran bi rububiyyetih.

Ve sübhanellahi tenzihen li azametih..

Es´elükellahümme bi hakkismikel mektubi ala cenahi cibrile aleyke ya rab.

Ve bihakkismikel mektubi ala cenatubi ala cenahi cibrile aleyke ya rab.

Ve bihakkismikel mektubi ala cenahi mikaile aleyke ya rab.

Ve bihakkismikel mektubi ala cebheti israfile aleyke ya rab:

Ve bihakkismikel mektubi ala keffi azraile aleyke ya rab.

Ve bi hakkismikellezi semmeyte bihi münkeran ve nekiran aleyke ya rab.

Ve bihakkismike ve esrari ibadike aleyke ya rab.

Ve bihakkismikellezi temme bihil islamü aleyke ya rab.

Ve bihakkismikellezi telekkahü ademü lemma hebeta minel cenneti fe nadake fe lebbeyte düaehü aleyke ya rab.

Ve bihakkismikellezi nadake bihi sitü aleyke ya rab.

Ve bihakkismikellezi kavveyte bihi hameletel arsi aleyke ya rab.

Ve bihakkismikelmektubi fittevrati vel incili vezzeburi vel fürkani aleyke ya rab.

Ve bihakkismikeila münteha rahmetike ala ibadike aleyke ya rab.

Ve bihakki temami kelamike aleyke ya rab.

Ve bihakkismikellezi nadake bihi ibrahimü fecealtennara aleyhi berden ve selamen aleyke ya rab.

Ve bihakkismikellezi nadake bihi ismailü fe necceytehü minezzebhi aleyke ya rab.

Ve bihakkismikllezi nadake bihi hudü aleyke ya rab.

Ve bihakkismikellezi deake bihi ya´kubü fe ra.dedte aleyhi basarahu yusufe aleyke ya rab.

Ve bihakkismikellezi nadake bihi davüdü fe cealtehü halifeten fil ardi ve elente lehül hadide fi yedihi aleyke ya rab.

Ve bihakkismikellezi deake bihi süleymanü fe a´taytehül mülke fil ardi aleyke ya rab.

Ve bihakkismikellezi nadake bihi eyyubü fe necceytehu minel gammillezi kane fihi aleyke ya rab.

Ve bihakkismikellezi nadake bihi isebnü meryeme fe ahyeyte lehül mevta aleyke ya rab.

Ve bihakkismikellezi nadake bihi musa lemma hatabeke aletturi aleyke ya rab.

Ve bihakkismikellezi nadetke bihi asiyetümraetü fir´avne fe razaktehel cennete aleyke ya rab.

Ve bihakkismikellezi nadake bihi benu israfile lemma cavezulbahra aleyke ya rab.

Ve bihakkismikellezi nadake bihil hidiru lemma mesa alel mai aleyke ya rab.

Ve Bihakkismikellezi nadake bihi muhammedün sallallahü aleyhi ve selleme yevmel gari fe necceytehu aleyke ya rab.

Inneke entel kerimül kebiru.

Hasbünellahü ve ni´mel vekil.

Ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim.

Ve sallallahü ala seyyidina muhammedin ve ala alihi ve sahbihi vesellem
 



meali

Melik (kral), Hakk, Mübin Allah'tan başka ilah yoktur. Hakem, Adl ve Metin Allah'tan başka ilah yoktur. Bizim ve eski atalarımızın Rabbidir. Senden başka İlah yoktur. Sen arınıksındır. Ben zalimlerden oldum. Allah'tan başka ilah yoktur. Onun ortağı yoktur. Yönetim onundur. Övgüler onun içindir. Diriltir ve öldürür. O diridir ve ebediyen ölmez. Hayır onun kontrolündedir, dönüş onadır. Ve O her şeye gücü yetendir. Ve onunla yardım isteriz. İyilik yapmaya, kötülükten kaçmaya güç kuvvet sadece yüce ve her şeyi bilen Allah'tandır.
Nimetlere şükür olarak, ondan başka ilah yoktur. Rabblığının ikrarı olarak, ondan başka ilah yoktur. Yüceliğini arındırmak için, Allah noksanlıklardan arınıktır.
Ey Allahım! Ya Rabbi! "Cebrail'in kanadında yazılı ismin hürmetine, Mikail'in kanadı üzerinde yazılı ismin hürmetine, İsrafil'in alnında yazılı ismin hürmetine, Azrail'in avucunda yazılı ismin hürmetine, ve senin verdiğin Münker ve Nekir ismi hürmetine, ve kullarının sendeki sırları hürmetine, İslam'ı kendisiyle tamamladığın ismin hürmetine, ve Adem'in senden öğrenip cennetten indirildiği zaman kendisiyle sana seslendiği ve senin de kabul ettiğin ismin hürmetine, Şit'in sana seslendiği ismin hürmetine, arşı taşıyan melekleri kendisyle güçlendirdiğin ismin hürmetine, Tevrat'ta, İncil'de, Zebur!da ve Furkan'da yazılı ismin hürmetine, kullarına rahmetini sonsuza kadar ulaştırdığın ismin hürmetine, sözlerin tamamı hürmetine, İbrahim ateşe atıldığında hangi isminle sana seslendi de ateş soğuk ve selamet olduysa işte o ismin hürmetine, İsmail kesilirken hangi isminle seslendi de onu kesilmekten kurtardıysan işte o ismin hürmetine, İshak hangi isminle sana yalvardı da sen onun ihtiyaçlarını karşıladıysan işte o ismin hürmetine, Hud hangi isminle sana seslendiyse işte o ismin hürmetine, Yakup sana hangi isminle dua etti de sen onun gözlerini ve çocuklarını ona geri verdiysen işte o ismin hürmetine, Davut hangi isminle sana seslendi de sen onu yeryüzüne halife yaptıysan ve demiri onun elinde yumuşattıysan işte o ismin hürmetine, Süleyman hangi isminle sana dua etti de sen onu yeryüzüne kral yaptıysan işte o ismin hürmetine, Eyyüb hangi isminle sana seslendi de sen onu içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtardıysan işte o ismin hürmetine, Meryem oğlu İsa hangi isminle sana seslenip de onunla ölüyü dirilttiysen işte o ismin hürmetine, Musa hangi isminle sana seslendi de sen ona Tur'da hitap ettiysen işte o ismin hürmetine Firavunun karısı Asiye sana hangi isminle seslendi de sen onu cennette rızıklandırdıysan işte o ismin hürmetine, israiloğulları sana hangi isminle seslendiler de denizi geçirdiysen işte o ismin hürmetine, Hızır hangi isminle seslendi de onu suda yürüttüysen işte o ismin hürmetine, Muhammed SAV sana mağarada hangi isminle seslendi de sen onu kurtardıysan işte o ismin hürmetine" senden istiyorum. Hiç şüphesiz sen cömertsin, büyüksün. Bize Allah yeter. O ne güzel vekildir. İyilik yapmaya da kötülükten kaçmaya da güç kuvvet sadece yüce ve büyük Allah'tandır. Allah efendimiz Muhammed'e, ailesine ve arkadaşlarına destek versin, güvenliklerini sağlasın!

Arefe Günü'nün Kıymeti







Arefe Günü, hac ibadetinin rükünlerinden Arafat’ta vakfenin yapıldığı gündür .Hacc'ın en önemli rüknü vakfe'dir.
Resûlallah sallallahu aleyhi ve sellem:
"Hac arafattır!" buyurmuşlardır .



Vakfe: (Sünnet olanı) Zeval vaktinden sonra güneş batmadan evvel Arafat hudutları içinde kıbleye dönerek, ayakta el açıp ağlayarak dua etmek, Allah'a yalvarmaktır.

Arafat’ta vakfeye duran müminler, Allah'a dayanmayı, Allah'a sığınmayı Allah ile olma şuûruna ermeyi yaşarlar. Hesap Gününün şiddetli halini temaşa ederler. Duanın en içten nasıl edilebildiğini; aslında Allahü Teala’nın (cc) her an nasıl da şah damarımızdan da yakın olduğunu hissederler. O anlarda, kulluk şuuruna  kalbin en derininden, kulun kendi isteği ile ayar yapılır. Ne kadar nakıs hal var ise bu hallerin giderilmesi için yalvarılır en Yakına . Öyle bir yakın ki ses çıkmadan yalvaranların yalvarmasına icabet eden en yakın: El Habir, El Gafur, Er Rahman Er Rahim  olan Allah (c.c)
“Kullarım sana beni sorarlar; de ki: Ben (onlara çok) yakınım” (Bakara 186)

Arefe günü haccedenlere olduğu kadar hacc vazifesine gidemeyip memleketlerinde Kurban Bayramı’nı yaşayanlara da kıymetli bir gündür.
Bir hadis-i şerifte Cenabı Peygamber (sav) şöyle buyurmaktadır:
‘’Arefe Gününde olduğu kadar şeytan hiçbir zaman daha küçük , daha kovulup,daha alçalmış daha hor ve daha öfkeli bir halde görülemez. Zira o gün ilahi rahmetin yağmur gibi indiğini ve Allah’ın en büyük günahları bile affettiğini ayan beyan görür.’’
Bu Arefe Günü Kurban Bayramı’na aittir. Ramazan Bayramı’nının arefesi yoktur.Allahü Teala’ya (c.c) yakın, keşif ehlinden bazıları  bu mübarek Arefe Gününde, iblisin kendilerine bir insan kılığında göründüğü ve şekli ise çok sıska, sararmış, gözü yaşlı, beli bükülmüş ve perişan bir halde bulunduğunu ve neye ağladığı sorulduğunda :
_Hacılar O’na _Allahü Tealaya_ hiçbir kazançları olmadığı halde çıkageldiler. Bu yüzden boş çevrilmeyecekler.Ondan korkuyorum.Zira böyle olursa pek ma  hzun kalacağım.. cevabını verir.İkinci sual:
_Ya bu kadar zayıflamanın sebebi nedir? Cevaben:
_Allah uğrunda at kişnemeleri,otobüslerin sesi, tayyarenin Hu çeken bol nefesi; bunların hepsinin benim için , benim uğrumda olmasını isterdim.     
Benim uğrumda olmadığı için zayıf düştüm.
Yine sorulur;
_Ya şu sararıp solman nedendir? Cevaben:
_Toplulukların Allah’a itaatte , birbirlerine yardımda bulunmaları.Halbuki masiyette yardımlaşmaları hoşuma gider.
Nihayet dördüncü sual:
_Peki ya şu kamburun? Cevaben:
_Kulun hüsnü hatimeyi dua ederek istemesi, yani: ‘’İmanı kamil ile çene kapamayı bizlere Lutf-u ilahi ile ihsan ve nasip et’’ diye yalvarması. O zaman diyorum ki ‘’Vay halime , sakın bu adam amelinin beğenilmiş olduğunu sezmiş olmasın. .(Mev’iza-i Hasene 1-2)

Allahü Teala’ya hakkı ile kulluk edip O’na yakınlığı böylesi günleri kıymet bilerek yakalamaya çalışan müminler bayramı hakikatiyle yaşarlar.. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyuruyor:

‘’-Allahü Teala kullarını Arefe Günlerinde Cehennemden azad ettiği kadar , başka günlerde azad etmemiştir.’’
Nefse kul olup cehenneme düçar olmak en büyük köleliktir. Cehennemden azad olmak kölelikten azad olmaktır. İç huzuru bu tür kölelikten kurutulmakla bulunur, gerçek bayramın tadı ancak bu hissiyat ile alınabilir.

Arefe Günü’ne Peygamber Efendimiz (sav)’in vermiş olduğu kıymeti şu hadis-i şeriflerden öğreniyoruz:
*Arefe Gününe hürmet ediniz Çünkü Arefe Allahü Teala’nın kıymet verdiği bir gündür.
*Arefe Günü oruç tutanların iki senelik günahları af olur (Biri geçmiş senenin diğeri gelecek senenin günahlarıdır) 
Arefe Günü Hangi İbadetler Yapılmalı?
Mümkünse Arefe Günü oruç tutmalıdır. Bütün küçük günahlara kefalet olacağı umulur. İmamı Gazali bu mübarek günler için ‘’ Her kim Zilhicce Ayı’nın son ve Muharrem in ilk günü oruç tutarsa o senenin tamamını oruç tutmuş gibi fazilete mazhar olur.Zilhiccenin on günü içinde fukaraya yardım etse, peygamber ve mürselin-i kirama tazim etmiş olur. Bu on gün içinde bir hastanın hatrını sorup ziyaret etse , Hak Teala’nın dostları olan kullarının hatırını sormuş ve ziyaret etmiş gibi olur. Bu günlerde yapılan ibadet, diğer günlere nazaran daha çok sevaba vesile olur’’. buyurmuştur. .(Mev’iza-i Hasene 1-2) 

*Arefe Günü bin İhlas-ı Şerif okuyanın bütün günahları af olur. (Hepsi besmeleyle okunmalıdır).

İlk Teşrik Tekbiri
Rivayet edildiğine göre; Halilullah İbrahim (a.s) oğlu İsmail’i Allah’ın emri doğrultusunda kurban etmek üzere yatırdığı zaman, Cebrail (a.s.) yine Hakk’ın emriyle iri ve güzel bir kurban getiriyordu. 
Cibril, Hz. İbrahim’in gelen sese kulak verip meşgul olması için “Allâhü ekber, Allâhü ekber” diye seslendi. O da oğluna bir fidye getirildiğini görünce sevincinden; “Lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber”dedi. İsmail’in kurtulduğunu gören Cibril; “Allâhü ekber ve llillâhi’l-hamd” diyerek cümleyi tamamladı.
Allâhü ekber Allahü ekber. Lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber. Allâhü ekber ve lillâhi’l-hamd.
Namaz kılan bir kimse teşrik tekbirlerine, arefe günü sabah namazının farzını kılıp selam verdikten sonra başlar. Dördüncü bayram günü ikindi namazını edâ ettikten sonraya kadar yirmi üç vakitte farz namazlardan sonra devam ederek okur.
Arefe Günü böyle nice fırsatlarla doludur.Hemen Cenab-ı Hak bizleri millet olarak nevmi gafletten ikaz buyurup; böyle günlerin gelip geçtiğinden haberdar olan kullarından eylesin.(amin)                   Hasan Burkay Hazretlerinin Meviza- i Hasene 1-2 kitabından yararlanılmıştır)

13 Ekim 2012 Cumartesi

Zilhicce Ayı Baslıyor 16.10.20012






 Allahu Teala'nın üzerine yemin ettiği on geceyi içinde bulunduran Zilhicce ayına günler kaldı. Mağfiret kapılarının açıldığı zamanlar olarak değerlendirilen bu günleri fırsat bilip bir kez daha O'nun huzuruna çıkıp af dilemeye ne dersiniz?
Duyanlar duymayanlara soylesin ! Bir kisinin tutacagi bir oruca dahi olsa vesile olmak o sevaba ortak olmaktir biliyor sunuz..:) En altta bahsettigim namazi mutlaka kilmaya calisalim..

Bir heyecanla kapısını araladığımız mübarek Ramazan-ı Şerif ayını uğurlayalı çok olmadı. Bu kutlu ayın atmosferinden uzak kalmanın hüznüyle beraber, insan kendine her günü Ramazan ayındaki gibi geçirme sözü verebiliyor. Mesela bu mubarek gunleri yine toplu halde oruca niyetlenip, her seferinde biriniz evinde ortak hazirlanan ikramlarla iftarlar organize edip bereketlendirebilirsiniz...

Bunun için en iyi fırsatlardan biri de içinde hac ibadetinin eda edildiği, milyonlarca insanın Arafat'a koşup Rabb-i Rahîm'den af fermanını aldığı, şeytanların taşlandığı, kurbanların kesildiği, dört gününün değil neredeyse her gününün bayram olduğu Zilhicce ayı.

Kur'an-ı Kerim'de Fecr Sûresi'nin başında "Fecr'e ve on geceye yemin olsun ki..." diye bahsedilen, Peygamberimiz'in (sallalahu aleyhi ve sellem) "Allah'a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce'nin ilk on gününden daha sevimli günler yoktur..." dediği o günlere yaklaşıyoruz. Zilhicce ayı 15 Ekim Pazartesi'yi 16 Ekim Salı'ya bağlayan gece giriyor.

Kamerî ayların 12'ncisi olan Zilhicce ayının hac ibadetinin yerine getirildiği umumi af ve bağışlanma ayı olduğunu biliyoruz. Bu mübarek ayın birinden onuna kadar olan zaman dilimi "leyâli-i aşere", yani on mübarek gece olarak biliniyor. Ramazan'daki bol sevaplı ve çok feyizli ibadetlerden uzak kalmamak adına Zilhicce âdeta bir "teselli armağanı". "Keşke Ramazan biraz uzun olsaydı?" ya da "Ah, Ramazan'ı hakkıyla ihya edebilseydim?" diye hayıflananlar için bu on gece muhteşem bir fırsat.

Özellikle Cenab-ı Hakk'ın ayrı bir önem verdiği Zilhicce ayının ilk on günü mukaddes beldelere gidenler kadar gidemeyenlerin de istifade edebileceği bir zaman dilimi olması bakımından önemli.
Bu on günü daha iyi değerlendirmek adına öncelikle her zaman ve zeminde en vazgeçilmez ibadet olan beş vakit namaz asla ihmal edilmemeli. Çünkü hiçbir nafile ibadet farzların yerini tutmuyor. Namazları vaktin evvelinde ve cemaatle kılmaya çalışmalı, namazda ihsan şuurunu yakalama gayreti olmalı. Hiç değilse bugünlerde kuşluk, evvabin, teheccüt gibi manevi hayata can katan namazları aksatmadan kılmalı, geceleri değerlendirerek Rabb'imize kurbiyet kazanmaya çalışılmalı.
Tevbe edip, mağfirete erme zamanı

Allah'ın ve Resulü'nün bu ayın üzerinde önemle durduğu ve ihya edilmesi gerektiği birçok kaynakta açıkça belirtiliyor. Peygamber Efendimiz'in (aleyhissalatü vesselam) bu günlerde Allah'ın mağfiret kapısının sonuna kadar açıldığına dair beyanını hatırlarsak:

"Allah Teala, Zilhicce'nin birinci günü Adem Peygamber'i affetmiştir. İşte bu günde oruç tutan kimsenin Allah (cc) ufak-tefek günahlarını affeder.

İkinci gününde Yunus Peygamber'in duasını kabul ederek kendisini balığın karnından dışarı çıkarmıştır. Bu günde oruç tutan kimse, bir yıl ibadet etmiş gibi sevap kazanır.

Üçüncü günü Allah, Zekeriya Peygamber'in duasını kabul etti. Bu günde bir dilekte bulunanların dileğini Allah muhakkak yerine getirir.

Dördüncü günü İsa Peygamber'in doğduğu gündür. Bu günde oruç tutanlardan Allah, umutsuzluk ve yoksulluk gibi kaygılarını kaldırır. O kimseler aynı zamanda kıyamet günü iyi kullarla beraber olacaktır.

Beşinci günü Musa Peygamber'in doğum günüdür. Bu günde oruç tutan kimse münafıklıktan ve kabir azabından kurtulur.

Altıncı günü Allah , sevgili peygamberi Hz. Muhammed (sas)'e hayır kapılarını açar. Bu günde oruç tutanlara Allah rahmet nazarıyla bakar ve onları ebediyen azaba uğratmaz.

Yedinci günü cehennem kapıları kapanır. Zilhicce'nin ilk 10 günü geçene kadar asla açılmaz. Bu günde oruç tutan kimseye Allah bilgisinin kavrayamayacağı derecede sayısız mükafatlar verir.

Sekizinci günü İbrahim Peygamber'in (as) kurban kesme hususundaki rüyasını, gördüğü ve düşünmeye koyduğu gündür. Bu günde oruç tutan kimseye Allah bilgisinin kavrayamayacağı derecede sayısız mükafatlar verir.

Dokuzuncu günü arife (Hz. İbrahim'in (as) oğlu İsmail'i kurban etmesi gerektiğini anladığı) günüdür. Bu günde oruç tutan kimsenin Allah geçmiş ve gelecek ufak-tefek bir yıllık günahını affeder. 'Bugün dininizi (İslamiyet) son olgunluk derecesine eriştirdim ve size karşı olan nimetimi tamamladım.' diyen Cenab-ı Hakk'ın kelamı bugün inmiştir.

Nihayet Zilhicce ayının onuncu günü de Kurban Bayramı günüdür. Bu günde kurban kesen kimsenin Allah (cc) kurbanın daha ilk kan damlası yere düşer düşmez, hem kendinin hem de çoluk çocuğunun ufak-tefek tüm günahlarını affeder. Yine bugün de bir mü'min karnını doyuran veya herhangi kimseye sadaka veren kimse kıyamet günü bütün ahiret sıkıntılarından kurtulmuş olarak diriltilir." 
Namazlara daha çok özen gösterilmeli



Bir günlük oruca bin yıl sevabı

Efendimiz'in müjdelediği örneklerdeki gibi bu on günde mümkünse oruç tutulmalı. Nebiler Serveri 

"Allah'a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce'nin ilk on gününden daha sevimli günler yoktur. O günlerde tutulan her günün orucu bir senelik oruca, her gecesinde kılınan namazlar da Kadir Gecesi'ne denktir." 

müjdesi bugünlerde tutalacak orucun mahiyetini gösteriyor.

Zilhicce'nin ilk dokuz günü oruç tutanın, ömrü bereketli olur, malı çoğalır, çocuğu belâlardan korunur, günahları affedilir, iyiliklerine kat kat sevap verilir, ölüm anında ruhunu kolay teslim eder, kabri aydınlanır, mizanda sevabı ağır basar ve cennette yüksek derecelere kavuşur. 

Dokuz gün tutmayanlar ise hiç değilse arefe gününü ve bir gün öncesini oruçla ve ibadetle geçirebilir. Çünkü on gece içinde, bilhassa terviye, arefe ve bayram gecelerini ihya etmenin özel bir yeri vardır. Hatta Zilhicce'nin ilk on günü Ramazan'a benzer bir şekilde ihya edilebilir.

Teşrik tekbirleri mutlaka getirilmeli

Zilhicce'nin dokuzuncu günü olan arefe günü bu ay içinde ekstra özen gerektiriyor. 
Bu günde bin İhlâs Sûresi okumak çok faziletli olduğu gibi, oruç tutulması, Kur'an okunması, çok dua ve istigfar edilmesi de tavsiye ediliyor. Çünkü arefe, tevhidin, azamet ve kibriyanın tam hissedilip ilan edildiği gün. Teşrik, "doğuya doğru gitmek, parlamak, eti güneşe sermek" anlamına geliyor. Arefe günü sabah namazından itibaren bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar, 23 farz namazının arkasından birer defa 

"Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi'l-hamd" 

diyerek teşrik tekbiri getirilmeli. Birçok fakihe göre vacip olan teşrîk tekbirleri, bazılarına göre ise sünnet. Döndüren, Ebû Yusuf ile İmam Muhammed'e göre farz namazlarını kılmakla yükümlü olanlara bu tekbirlerin vacip olduğunu anlatıyor. Bu konuda tek başına kılanla, imama uyan, yolcu ile mukim, köylü ile şehirli, erkekle kadın eşit. Teşrîk tekbirleri cemaatle de, yalnız başına da eda edilir. Unutulduğunda hatırlayınca kaza edilebilir. Erkekler tekbiri açıktan, kadınlar ise gizlice getirir. 

Tuğba Kaplan