25 Şubat 2012 Cumartesi

Bazı kimseler, “ibadetin kalpleri temizlemek için yapıldığını” söylüyor ve “benim kalbim temiz olduğuna göre ibadet yapmam gerekmez” diyorlar? Böyle bir gerekçe ile kişi ibadet sorumluluğundan kurtulabilir mi?







Bu kimseler, kalp temizliğini sadece insanlar hakkında bir kötülük düşünmemek yahut yardımsever olmak gibi çok basit bir manada anlıyor ve insanlara iyi davranmakla, Allah’a ibadet mükellefiyetinden kurtulduklarını sanıyorlar. Bu, şeytanın bir desisesi, nefsin bir oyunudur. 

Bunlar, namaz kılan, ibadet eden bir müminin günlük hayatında İslam’ın ruhuna ters düşen ve diğer insanlara zarar veren birtakım noktalar tespit ediyorlar. Bunları öne sürüyor ve “Bu adam namaz kılıyor ama, şu hataları da işliyor. Ben ise, onun düştüğü hatalara düşmüyorum.” diyerek kendi ibadetsizliklerine, onun kusurlarında bir özür kapısı bulmaya çalışıyorlar. 

Bu tip yanlış değerlendirmeler sadece namaz kılmayanlara mahsus değil. Namaz kılan bir mümin de İslam’ın diğer emirlerini kendisinden daha iyi yerine getiren bir mümin kardeşi hakkında benzer şeyler söyleyebiliyor. 

Hidayet rehberimiz, Peygamber Efendimiz den (asm.) bir hadis-i şerif: 

“Bir günah işlendiği zaman kalpte bir kara leke hasıl olur. Eğer sahibi pişman olur tövbe ve istiğfar ederse kalp yine parlar...” 
Bu hadis-i şeriften temiz kalbin, ancak günahlardan salim olan ve isyanlarla kararmamış bir kalp olabileceğini öğreniyoruz. “Güzel ahlakı tamamlamak için gönderilen” o hidayet rehberinin (asm.) işe tevhitten başlaması ne kadar anlamlıdır!?.. Tevhitten sapan, şirke düşen ve putlara tapan bir kalbin temiz olması mümkün değildir. Onun irşadıyla şirkten kurtulan, temizlenen müminlere bu defa ibadet emri verilmiş. Rabbinin emrini dinlemeyen bir kalbin de temiz olması düşünülemez. 

Babasının sözünü tutmayan bir çocuğa, hemen “terbiyesiz”, “ahlaksız” damgasını vuran insanoğlu, Allah’a isyan eden bir insanın en büyük ahlaksızlığı yapmış olacağını böylece peşinen kabul etmiş olmuyor mu? 

Farzlarda yanlış yorum yapmaya ve hakikati saptırmaya kimsenin hakkı yoktur. Zira, ortada yorum gerektirecek bir kapalı nokta mevcut değildir. Allah emretmiş, Resulullah da (asm.) bu emrin nasıl yerine getirileceğini bir ömür boyu müminlere öğretmiş, talim etmiştir. Asr-ı Saadeti takip eden bütün asırlarda bu emirler aynen tatbik edilmiş. Bu devirlerde yetişen mürşitler, müminlerin Hak yakınlığında daha da ileri gitmeleri için, farzların yanı sıra nafile ibadetlere de büyük önem vermişler. Her taraf camilerle, mescitlerle, medreselerle, tekkelerle dolup taşmış. 

Derken ahir zamana gelinmiş. Dünyaya dalma, dinden uzaklaşma, sefahatte boğulma, menfaat peşinde koşma devri gelip çatmış. İbadet terkedilmiş, ilim bir yana atılmış, irfandan uzaklaşılmış, kalplerde takva hissi azaldıkça azalmış. 

Bu zehirli iklimde, bu bozuk atmosferde yeni bir grup çıkmış ortaya. Bunlar, kalbimiz temiz diyerek kendilerini ibadet sorumluluğundan muaf tutmuşlar. Bütün peygamberlere (as.), bütün ashaba, bütün evliyaya ve nihayet on dört asrın bütün müminlerine muhalif bir caddede yürümeye başlamışlar. 

Bu ekolün mensupları, kendi haklarında, tövbe kapısını adeta kapamışlar. Zira, isyanlarını göremez hale gelmişler. Daha kötüsü, onları müdafaa etmeye başlamışlar. Kendilerini Allah’a ibadet etmeye çağıran mümin kardeşlerine verdikleri cevap, her defasında, “Sen benim kalbime bak.” şeklinde olmuş. 

Az da olsa, bu sözü sarf edenler içerisinde, biraz kitap karıştıran, ama yanlış fikirlerle ruhlarını yaralayan, ölçüsüz okumalarla ölçüyü kaçıran, bir şeyler öğrenir öğrenmez hemen kendisini dinî sahalarda söz sahibi sanmaya başlayan tiplere de rastlamak mümkün. Bunlar belki sefih değillerdir, ama eksik bilgileri onları yanlış fikirlerin, sapık mezheplerin müdafaasına götürmüş bulunuyor. Ne var ki bundan gafil bulunuyorlar. 

21 Şubat 2012 Salı

Cevşen-ül Kebir 1-10. Ukdeler




اَللّٰهُمَّ اِنّ۪ٓى اَسْئَلُكَ بِاَسْمَٓائِكَ يَا اَللّٰهُ ٭ يَا رَحْمٰنُ ٭ يَا رَح۪يمُ ٭ يَا عَل۪يمُ ٭ يَا حَل۪يمُ ٭ يَا عَظ۪يمُ ٭ يَا حَك۪يمُ ٭ يَا قَد۪يمُ ٭ يَا مُق۪يمُ ٭ يَا كَر۪يمُ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
Allah’ım! Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum:
Ey her şeyin gerçek Mâbudu olan Allah, Ey ayırt etmeden bütün mahlûkatı rızıklandıran Rahman, Ey itaatkar kullarına hususi rahmet eden Rahîm, Ey her şeyi bilen Alîm, Ey yumuşak muamele eden Halîm, Ey sonsuz büyüklük ve yücelik sahibi olan Azîm, Ey her şeyi hikmetle yaratan Hakîm, Ey varlığının başlangıcı olmayan  Kadîm, Ey her şeyi ayakta tutan Mukîm, Ey iyilik ve ikramı bol olan Kerîm,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
يَا سَيِّدَ السَّادَاتِ ٭ يَا مُج۪يبَ الدَّعَوَاتِ ٭ يَا وَلِىَّ الْحَسَنَاتِ ٭ يَا رَف۪يعَ الدَّرَجَاتِ ٭ يَا عَظ۪يمَ الْبَرَكَاتِ ٭ يَا غَافِرَ الْخَط۪ٓيئَاتِ ٭ يَا دَافِعَ الْبَلِيَّاتِ ٭ يَا سَامِعَ اْلاَصْوَاتِ ٭ يَا مُعْطِىَ الْمَسْئوُلاَتِ ٭ يَا عَالِمَ السِّرِّ وَ الْخَفِيَّاتِ ٭
سُبْحَانَكَ لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
Ey efendilerin efendisi, Ey dualara cevap veren, Ey iyiliklerin sahibi, Ey dereceleri yükselten, Ey bereketleri büyük olan, Ey hataları bağışlayan, Ey belaları def eden, Ey sesleri işiten, Ey dilekleri veren, Ey sır ve gizlilikleri bilen,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
يَا خَيْرَ الْغَافِر۪ينَ ٭ يَا خَيْرَ النَّاصِر۪ينَ ٭ يَا خَيْرَ الْحَاكِم۪ينَ ٭ يَا خَيْرَ الْفَاتِح۪ينَ ٭ يَا خَيْرَ الذَّاكِر۪ينَ ٭ يَا خَيْرَ الْوَارِث۪ينَ ٭ يَا خَيْرَ الْحَامِد۪ينَ ٭ يَا خَيْرَ الرَّازِق۪ينَ ٭ يَا خَيْرَ الْفَاصِل۪ينَ ٭ يَا خَيْرَ الْمُحْسِن۪ينَ ٭
سُبْحَانَكَ لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
Ey bağışlayanların en hayırlısı, Ey yardım edenlerin en hayırlısı, Ey hükmedenlerin en hayırlısı, Ey her şeyi açan ve fethedenlerin en hayırlısı, Ey zikredenlerin ve zikredenleri mükafatlandıranların en hayırlısı, Ey vârislerin en hayırlısı, Ey övenlerin ve övenleri mükafatlandıranların en hayırlısı, Ey rızık verenlerin en hayırlısı, Ey zor işleri halledenlerin en hayırlısı, Ey ihsan edenlerin en hayırlısı,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
يَا مَنْ لَهُ الْعِزُّ وَ الْجَمَالُ ٭ يَا مَنْ لَهُ الْمُلْكُ وَ الْجَلاَلُ ٭ يَا مَنْ لَهُ الْقُدْرَةُ وَ الْكَمَالُ ٭ يَا مَنْ هُوَ الْكَب۪يرُ الْمُتَعَالِ ٭ يَا مَنْ هُوَ شَد۪يدُ الْمِحَالِ ٭ يَا مَنْ هُوَ شَد۪يدُ الْعِقَابِ ٭ يَا مَنْ هُوَ سَر۪يعُ الْحِسَابِ ٭ يَا مَنْ هُوَ عِنْدَهُ حُسْنُ الثَّوَابِ ٭ يَا مَنْ هُوَ عِنْدَهُٓ اُمُّ الْكِتَابِ ٭ يَا مَنْ هُوَ يُنْشِىُٔ السَّحَابَ الثِّقَالَ ٭
سُبْحَانَكَ لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
Ey izzet ve güzelliğin gerçek sahibi, Ey mülk ve celâlin gerçek sahibi, Ey kudret ve kemâlin gerçek sahibi, Ey büyük ve yüce olan, Ey şiddetli azap sahibi olan, Ey ikâbı şiddetli olan, Ey hesâbı süratli gören, Ey katında güzel mükafatı bulunan, Ey katında Ümmül-Kitap bulunan, Ey rahmet yüklü bulutları yaratan, 
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
وَ اَسْئَلُكَ بِاَسْمَٓائِكَ يَا حَنَّانُ ٭ يَا مَنَّانُ ٭ يَا دَيَّانُ ٭ يَا غُفْرَانُ ٭ يَا بُرْهَانُ ٭ يَا سُلْطَانُ ٭ يَا سُبْحَانُ ٭ يَا مُسْتَعَانُ ٭ يَا ذَا الْمَنِّ وَ الْبَيَانِ ٭ يَا ذَا اْلاَمَانِ ٭
سُبْحَانَكَ لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
Allah’ım! Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum:
Ey sonsuz merhamet sahibi olan Hannân, Ey hakiki iyilik ve ihsan sahibi Mennân, Ey kullarının amellerine karşılık veren Deyyân, Ey bağışlaması bol olan Ğufrân, Ey kullarına yol gösteren Burhân, Ey gerçek saltanat sahibi Sultân, Ey bütün kusur ve noksanlardan uzak olan Sübhân, Ey kendinden yardım istenen Müsteân, Ey nîmet ve beyân sahibi, Ey emniyet ve emân sahibi, 
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
يَا مَنْ تَوَاضَعَ كُلُّ شَىْءٍ لِعَظَمَتِه۪ ٭ يَا مَنِ اسْتَسْلَمَ كُلُّ شَىْءٍ لِقُدْرَتِه۪ ٭ يَا مَنْ ذَلَّ كُلُّ شَىْءٍ لِعِزَّتِه۪ ٭ يَا مَنْ خَضَعَ كُلُّ شَىْءٍ لِهَيْبَتِه۪ ٭ يَا مَنِ انْقَادَ كُلُّ شَىْءٍ لِمُلْكَتِه۪ ٭ يَا مَنْ دَانَ كُلُّ شَىْءٍ مِنْ مَخَافَتِه۪ ٭ يَا مَنِ انْشَقَّتِ الْجِبَالُ مِنْ خَشْيَتِه۪ ٭ يَا مَنْ قَامَتِ السَّمٰوَاتُ بِاَمْرِه۪ ٭ يَا مَنِ اسْتَقَرَّتِ اْلاَرْضُ بِاِذْنِه۪ ٭ يَا مَنْ لاَ يَعْتَد۪ى عَلىٰٓ اَهْلِ مَمْلَكَتِه۪ ٭
سُبْحَانَكَ لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
Ey azametine her şeyin boyun eğdiği, Ey kudretine her şeyin teslim olduğu, Ey izzetine karşı her şeyin zelîl olduğu, Ey heybetine her şeyin itaat ettiği, Ey saltanatına karşı her şeyin inkıyat ettiği, Ey korkusundan her şeyin kendisine boyun eğdiği, Ey korkusundan dağların yarıldığı ve parçalandığı, Ey emriyle göklerin ayakta durduğu, Ey izniyle yerin karar kıldığı, Ey memleketinin ahâlisine zulmetmeyen,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
يَا غَافِرَ الْخَطَايَا ٭ يَا كَاشِفَ الْبَلاَيَا ٭ يَا مُنْتَهَى الرَّجَايَا ٭ يَا مُجْزِلَ الْعَطَايَا ٭ يَا وَاسِعَ الْهَدَايَا ٭ يَا رَازِقَ الْبَرَايَا ٭ يَا قَاضِىَ الْمُنَايَا ٭ يَا سَامِعَ الشَّكَايَا ٭ يَا بَاعِثَ السَّرَايَا ٭ يَا مُطْلِقَ اْلاُسَارٰى ٭
سُبْحَانَكَ لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
 
Ey hataları mağfiret eden, Ey belaları kaldıran, Ey ümitler kendisinde son bulan, Ey ihsanı bol veren, Ey hediyeleri geniş olan, Ey mahlûkata rızık veren, Ey ölümlere karar veren, Ey şikâyetleri işiten, Ey askerler gönderen, Ey esirleri salıveren,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
يَا ذَا الْحَمْدِ وَ الثَّنَٓاءِ ٭ يَا ذَا الْمَجْدِ وَ السَّنَٓاءِ ٭ يَا ذَا الْفَخْرِ وَ الْبَهَٓاءِ ٭ يَا ذَا الْعَهْدِ وَ الْوَفَٓاءِ ٭ يَا ذَا الْعَفْوِ وَ الرِّضَٓاءِ ٭ يَا ذَا الْمَنِّ وَ الْعَطَٓاءِ ٭ يَا ذَا الْفَصْلِ وَ الْقَضَٓاءِ ٭ يَا ذَا الْعِزَّةِ وَ الْبَقَٓاءِ ٭ يَا ذَا الْجُودِ وَ النَّعْمَٓاءِ ٭ يَا ذَا الْفَضْلِ وَ اْلالآَءِ ٭
سُبْحَانَكَ لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
Ey hamd ve senâ sahibi, Ey şeref ve yücelik sahibi, Ey fahir ve bahâ sahibi, Ey ahd ve vefâ sahibi, Ey af ve rızâ sahibi, Ey iyilik ve bağış sahibi, Ey kesin söz ve hüküm sahibi, Ey izzet ve sonsuzluk sahibi, Ey cömertlik ve nimetler sahibi, Ey karşılıksız iyilik ve gizli nimetler sahibi,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
وَ اَسْئَلُكَ بِاَسْمَٓائِكَ يَا مَانِعُ ٭ يَا دَافِعُ ٭ يَا نَافِعُ ٭ يَا سَامِعُ٭يَا رَافِعُ ٭ يَا صَانِعُ ٭ يَا شَافِعُ ٭ يَا جَامِعُ ٭ يَا وَاسِعُ ٭ يَا مُوسِعُ ٭
سُبْحَانَكَ لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
Allah’ım! Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum:
Ey olmamasını istediği şeyin meydana gelmesine engel olan Mâni’, Ey zararlı şeyleri ve mânileri defeden Dâfi’, Ey faydalı şeyleri yaratan Nâfi’, Ey bütün sesleri işiten Sâmi’, Ey dilediklerinin mertebesini yükselten Râfi’, Ey her şeyi sanatla yaratan Sâni’, Ey kullarına şefaat eden Şâfi’, Ey istediğini istediği şekilde toplayan Câmi’, Ey ilim ve ihsânı her şeyi içine alan Vâsi’, Ey istediği şeyi istediği şekilde genişletip bollaştıran Mûsi’,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
يَا صَانِعَ كُلِّ مَصْنُوعٍ ٭ يَا خَالِقَ كُلِّ مَخْلُوقٍ ٭ يَا رَازِقَ كُلِّ مَرْزُوقٍ ٭ يَا مَالِكَ كُلِّ مَمْلُوكٍ ٭ يَا كَاشِفَ كُلِّ مَكْرُوبٍ ٭ يَا فَارِجَ كُلِّ مَغْمُومٍ ٭ يَا رَاحِمَ كُلِّ مَرْحُومٍ ٭ يَا نَاصِرَ كُلِّ مَخْذُولٍ ٭ يَا سَاتِرَ كُلِّ مَعْيُوبٍ ٭ يَا مَلْجَاءَ كُلِّ مَظْلوُمٍ ٭
سُبْحَانَكَ لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
Ey bütün sanatların sanatkârı, Ey bütün mahlûkâtın yaratıcısı, Ey bütün rızıklananların rızık vericisi, Ey bütün sahip olunanların sahibi, Ey bütün sıkıntıya düşenlerin ferahlatıcısı, Ey bütün üzüntüye düşenlerin sevindiricisi, Ey bütün merhamet olunanların merhamet edicisi, Ey bütün yardımsız kalanların yardımcısı, Ey bütün ayıplıların ayıplarını örten, Ey bütün zulme uğrayanların sığınağı, 
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.

Cevşen-ül Kebir 11-20. Ukdeler




يَا عِدَّت۪ى عِنْدَ شِدَّت۪ى ٭ يَا رَجَٓائ۪ى عِنْدَ مُص۪يبَت۪ى ٭ يَا مُونِس۪ى عِنْدَ وَحْشَت۪ى ٭ يَا صَاحِب۪ى عِنْدَ غُرْبَت۪ى ٭ يَا وَلِيّ۪ى عِنْدَ نِعْمَت۪ى ٭ يَا كَاشِف۪ى عِنْدَ كُرْبَت۪ى ٭ يَا غِيَاث۪ى عِنْدَ افْتِقَار۪ى ٭ يَا مَلْجَائ۪ى عِنْدَ اضْطِرَار۪ى ٭ يَا مُع۪ين۪ى عِنْدَ فَزَع۪ى ٭ يَا دَل۪يل۪ى عِنْدَ حَيْرَت۪ى ٭
سُبْحَانَكَ لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
 
Ey sıkıntım ânında hazırlığım, Ey musîbetim ânında ümidim, Ey yalnızlığım ânında arkadaşım, Ey gurbetliğimde dostum, Ey nîmetlendiğim anda sahibim, Ey kederim ânında ferahlatıcım, Ey ihtiyacım ânında yardımıma koşan, Ey zor durumumda sığınağım, Ey korkum ânında yardımcım, Ey şaşkınlığım ânında yol göstericim,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا عَلاَّمَ الْغُيُوبِ ٭ يَا غَفَّارَ الذُّنُوبِ ٭ يَا سَتَّارَ الْعُيُوبِ ٭ يَا كَشَّافَ الْكُرُوبِ ٭ يَا مُقَلِّبَ الْقُلُوبِ ٭ يَا مُزَيِّنَ الْقُلُوبِ ٭ يَا مُنَوِّرَ الْقُلُوبِ ٭ يَا طَب۪يبَ الْقُلُوبِ٭ يَا حَب۪يبَ الْقُلُوبِ ٭ يَٓا اَن۪يسَ الْقُلُوبِ ٭
سُبْحَانَكَ لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
 
Ey gaybları bilen, Ey günahları bağışlayan, Ey ayıpları örten, Ey sıkıntıları kaldıran, Ey kalpleri değiştiren, Ey kalpleri süsleyen, Ey kalpleri nurlandıran, Ey kalplerin tabibi, Ey kalplerin sevgilisi, Ey kalplerin dostu, 
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
وَ اَسْئَلُكَ بِاَسْمَٓائِكَ يَا جَل۪يلُ ٭ يَا جَم۪يلُ ٭ يَا وَك۪يلُ ٭ يَا كَف۪يلُ ٭ يَا دَل۪يلُ ٭ يَا مُق۪يلُ ٭ يَا خَب۪يرُ ٭ يَا لَط۪يفُ ٭ يَا عَز۪يزُ ٭ يَا مَل۪يكُ ٭
سُبْحَانَكَ لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
 
Allah’ım! Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum:
Ey yücelik ve ululuk sahibi Celîl, Ey gerçek güzellik sahibi Cemîl, Ey kendine güvenen kullarının işini en iyi yoluna koyan Vekîl, Ey kullarının tâkatini aşan işlerini üzerine alan Kefîl, Ey kullarına yol gösteren Delîl, Ey kullarının hatâ ve yanlışlarını bağışlayan Mukîl, Ey her şeyden  haberdar olan Habîr, Ey lütuf ve keremi bol olan Latîf, Ey sonsuz izzet sahibi Azîz, Ey bütün mevcudâtın gerçek sahibi ve hükümdarı olan Melik,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا دَل۪يلَ الْمُتَحَيِّر۪ينَ ٭ يَا غِيَاثَ الْمُسْتَغ۪يث۪ينَ ٭ يَا صَر۪يخَ الْمُسْتَصْرِخ۪ينَ ٭ يَا جَارَ الْمُسْتَج۪ير۪ينَ ٭ يَا مَلْجَاءَ الْعَاص۪ينَ ٭ يَا غَافِرَ الْمُذْنِب۪ينَ ٭ يَٓا اَمَانَ الْخَٓائِف۪ينَ ٭ يَا رَاحِمَ الْمَسَاك۪ينَ ٭ يَٓا اَن۪يسَ الْمُسْتَوْحِش۪ينَ ٭ يَا مُج۪يبَ دَعْوَةِ الْمُضْطَرّ۪ينَ ٭
سُبْحَانَكَ لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
 
Ey şaşkınların yol göstericisi, Ey yardım isteyenlerin yardımcısı, Ey medet isteyenlerin imdat edicisi, Ey korunmak isteyenlerin koruyucusu, Ey  âsilerin sığınağı, Ey günahkârların bağışlayıcısı, Ey korkanlara emniyet veren, Ey miskinlere merhamet eden, Ey yalnızlık duyanların dostu, Ey darda kalanların duâlarına cevap veren,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا ذَا الْجُودِ وَ اْلاِحْسَانِ ٭ يَا ذَا الْفَضْلِ وَ اْلاِمْتِنَانِ ٭ يَا ذَا اْلاَمْنِ وَ اْلاَمَانِ ٭ يَا ذَا الْقُدْسِ وَ السُّبْحَانِ ٭ يَا ذَا الْحِكْمَةِ وَ الْبَيَانِ ٭ يَا ذَا الرَّحْمَةِ وَ الرِّضْوَانِ ٭ يَا ذَا الْحُجَّةِ وَ الْبُرْهَانِ ٭ يَا ذَا الْعَظَمَةِ وَ السُّلْطَانِ ٭ يَا ذَا الْعَفْوِ وَ الْغُفْرَانِ ٭ يَا ذَا الرَّأْفَةِ وَ الْمُسْتَعَانِ ٭
سُبْحَانَكَ لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
 
Ey cömertlik ve ihsan sahibi, Ey fazıl ve iyilik sahibi, Ey emniyet ve emân sahibi, Ey kudsiyet ve kemalât sahibi, Ey hikmet ve beyan sahibi, Ey  rahmet ve rıdvan sahibi, Ey kesin delil ve bürhan sahibi, Ey azamet ve saltanat sahibi, Ey af ve mağfiret sahibi, Ey kendisinden yardım istenen şefkat sahibi, 
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا مَنْ هُوَ رَبُّ كُلِّ شَىْءٍ ٭ يَا مَنْ هُوَ اِلٰهُ كُلِّ شَىْءٍ ٭ يَا مَنْ هُوَ خَالِقُ كُلِّ شَىْءٍ ٭ يَا مَنْ هُوَ فَوْقَ كُلِّ شَىْءٍ ٭ يَا مَنْ هُوَ قَبْلَ كُلِّ شَىْءٍ ٭ يَا مَنْ هُوَ بَعْدَ كُلِّ شَىْءٍ ٭ يَا مَنْ هُوَ عَالِمُ كُلِّ شَىْءٍ ٭ يَا مَنْ هُوَ قَادِرُ كُلِّ شَىْءٍ ٭ يَا مَنْ هُوَ صَانِعُ كُلِّ شَىْءٍ ٭ يَا مَنْ هُوَ يَبْقٰى وَ يَفْنٰى كُلُّ شَىْءٍ ٭
سُبْحَانَكَ لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
 
Ey her şeyin Rabbi, Ey her şeyin ilâhı, Ey her şeyin yaratıcısı, Ey her şeyin üzerinde olan, Ey her şeyden önce olan, Ey her şeyden sonra olan, Ey her şeyi bilen, Ey her şeye gücü yeten, Ey her şeyin Sâni’i, Ey her şey fenâ bulup, Kendisi bâki kalan 
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
وَ اَسْئَلُكَ بِاَسْمَٓائِكَ يَا مُؤْمِنُ ٭ يَا مُهَيْمِنُ ٭ يَا مُكَوِّنُ ٭ يَا مُلَقِّنُ ٭ يَا مُبَيِّنُ ٭ يَا مُهَوِّنُ ٭ يَا مُزَيِّنُ ٭ يَا مُعَظِّمُ ٭ يَا مُعَوِّنُ ٭ يَا مُلَوِّنُ ٭
سُبْحَانَكَ لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
 
Allah’ım! Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum:
Ey kalplerde îman nûrunu yakan ve kullarına huzur ve güven veren Mü’min, Ey bütün varlıkları ilim ve kontrolü altında tutan Müheymin, Ey bütün mahlûkatı yoktan meydana getiren Mükevvin, Ey bütün yaratıklarına dünyadaki vazifelerini öğretip telkin eden Mülakkin, Ey kulları için açıklanması gereken her şeyi beyan eden Mübeyyin, Ey musîbetleri hafifleten ve zorlukları kolaylaştıran Mühevvin, Ey her şeyi münasip şekilde süsleyen Müzeyyin,
Ey dilediğini yücelten ve kullarına büyüklüğünü gösteren Muazzım, Ey muhtaçların yardımına koşan Muavvin, Ey her şeyi çeşit çeşit renklerle bezeyen Mülevvin,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا مَنْ هُوَ ف۪ى مُلْكِه۪ مُق۪يمٌ ٭ يَا مَنْ هُوَ ف۪ى جَلاَلِه۪ عَظ۪يمٌ ٭ يَا مَنْ هُوَ ف۪ى سُلْطَانِه۪ قَد۪يمٌ ٭ يَا مَنْ هُوَ عَلٰى عَبْدِه۪ رَح۪يمٌ ٭ يَا مَنْ هُوَ بِكُلِّ شَىْءٍ عَل۪يمٌ ٭ يَا مَنْ هُوَ لِمَنْ جَفَاهُ حَل۪يمٌ ٭ يَا مَنْ هُوَ لِمَنْ تَرَجَّاهُ كَر۪يمٌ ٭ يَا مَنْ هُوَ ف۪ى مَقَاد۪يرِه۪ حَك۪يمٌ ٭ يَا مَنْ هُوَ ف۪ى حُكْمِه۪ لَط۪يفٌ ٭ يَا مَنْ هُوَ ف۪ى لُطْفِه۪ قَد۪يرٌ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
 
Ey mülkünde dâim olan, Ey celâlinde azîm olan, Ey saltanatında kadîm olan, Ey kullarına rahmet eden, Ey her şeyi bilen, Ey emirlerine uymayana halîm olan, Ey kendisine ümit bağlayana kerîm olan, Ey ölçülerinde hikmetli olan, Ey hükmünde lütuf sahibi olan, Ey lütfünde kadîr olan,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا مَنْ لاَ يُرْجىٰٓ اِلاَّ فَضْلُهُ ٭ يَا مَنْ لاَ يُخَافُ اِلاَّعَدْلُهُ ٭ يَا مَنْ لاَ يُنْتَظَرُ اِلاَّ بِرُّهُ ٭ يَا مَنْ لاَ يُسْئَلُ اِلاَّ عَفْوُهُ ٭ يَا مَنْ لاَ يَدُومُ اِلاَّ مُلْكُهُ ٭ يَا مَنْ لاَ سُلْطَانَ اِلاَّ سُلْطَانُهُ ٭ يَا مَنْ لاَ بُرْهَانَ اِلاَّ بُرْهَانُهُ ٭ يَا مَنْ وَسِعَتْ كُلَّ شَىْءٍ رَحْمَتُهُ ٭ يَا مَنْ سَبَقَتْ رَحْمَتُهُ عَلٰى غَضَبِه۪ ٭ يَا مَنْ اَحَاطَ بِكُلِّ شَىْءٍ عِلْمُهُ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
 
Ey fazlından başka bir şey ümit edilmeyen, Ey adâletinden başka bir şeyden korkulmayan, Ey iyiliğinden başka bir şey beklenmeyen, Ey affından başka bir şey istenmeyen, Ey mülkünden başkası devam etmeyen, Ey saltanatından başka saltanat bulunmayan, Ey burhanlarından başka burhan bulunmayan, Ey rahmeti her şeyi kuşatmış olan, Ey rahmeti gazabını geçmiş olan, Ey ilmiyle her şeyi kuşatmış olan,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا فَارِجَ الْهَمِّ ٭ يَا كَاشِفَ الْغَمِّ ٭ يَا غَافِرَ الذَّنْبِ ٭ يَا قَابِلَ التَّوْبِ ٭ يَاخَالِقَ الْخَلْقِ ٭ يَا صَادِقَ الْوَعْدِ ٭ يَا رَازِقَ الطِّفْلِ ٭ يَا مُوفِىَ الْعَهْدِ ٭ يَا عَالِمَ السِّرِّ ٭ يَا فَالِقَ الْحَبِّ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
 
Ey tasayı kaldıran, Ey gamı gideren, Ey günahı affeden, Ey tövbeyi kabul eden, Ey yaratılmışların yaratıcısı, Ey vaadinde sâdık olan, Ey yavrulara rızık veren, Ey sözünü yerine getiren, Ey gizliyi bilen, Ey tohumu yarıp sümbüllendiren,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 

Cevşen-ül Kebir 21-30. Ukdeler




 
فَاَسْئَلُكَ بِاَسْمآَئِكَيَا عَلِىُّ ٭ يَا وَفِىُّ ٭ يَا وَلِىُّ ٭ يَا غَنِىُّ ٭ يَا مَلِىُّ ٭ يَا زَكِىُّ ٭ يَا رَضِىُّ ٭ يَا بَدِىُّ ٭ يَا خَفِىُّ ٭ يَا قَوِىُّ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
 
Allah’ım! Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum:
Ey her şeyiyle yüce olan Alî, Ey sözünden vefâlı olan ve vaadinden dönmeyen Vefî, Ey müminlerin dostu olan Velî, Ey gerçek zenginlik sahibi ve hiçbir şeye muhtaç olmayan Ganî, Ey sonsuz servet ve tükenmez hazineler sahibi Melî, Ey her cihetten temiz ve pâk olan Zekî, Ey kendisine kulluk edenlerden hoşnut olan Razî, Ey eser ve ihsanlarıyla varlığı apaçık görünen Bedî, Ey şiddet-i zuhûrundan gizlenen Hafî, Ey güç ve kuvveti sonsuz olan Kavî,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا مَنْ اَظْهَرَ الْجَم۪يلَ ٭ يَا مَنْ سَتَرَ عَلَى الْقَب۪يحِ ٭ يَا مَنْ لاَ يُؤَاخِذُ بِالْجَر۪يمَةِ ٭ يَا مَنْ لاَ يَهْتِكُ السِّتْرَ ٭ يَا عَظ۪يمَ الْعَفْوِ ٭ يَا حَسَنَ التَّجَاوُزِ٭يَا وَاسِعَ الْمَغْفِرَةِ ٭ يَا بَاسِطَ الْيَدَيْنِ بِالرَّحْمَةِ ٭ يَا صَاحِبَ كُلِّ نَجْوٰى ٭ يَا مُنْتَهٰى كُلِّ شَكْوٰى ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
Ey güzeli açığa çıkaran, Ey çirkinin üzerini örten, Ey suç sebebiyle hemen azarlamayan, Ey ayıpların üzerindeki perdeyi yırtmayan, Ey affı büyük olan, Ey günahkârları cezalandırmaktan vazgeçmesi güzel olan, Ey mağfireti geniş olan, Ey rahmeti bol veren, Ey bütün sessiz yalvarışların sahibi, Ey bütün şikâyetler kendisinde son bulan,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا ذَا النِّعْمَةِ السَّابِغَةِ ٭ يَا ذَا الرَّحْمَةِ الْوَاسِعَةِ ٭ يَا ذَا الْحِكْمَةِ الْبَالِغَةِ٭يَا ذَا الْقُدْرَةِ الْكَامِلَةِ ٭ يَا ذَا الْحُجَّةِ الْقَاطِعَةِ ٭ يَا ذَا الْكَرَامَةِ الظَّاهِرَةِ ٭ يَا ذَا الصِّفَةِ الْعَالِيَةِ ٭ يَا ذَا الْعِزَّةِ الدَّٓائِمَةِ ٭ يَا ذَا الْقُوَّةِ الْمَت۪ينَةِ ٭ يَا ذَا الْمِنَّةِ السَّابِقَةِ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
Ey bol nimet sahibi, Ey geniş rahmet sahibi, Ey tam hikmet sahibi, Ey kâmil kudret sahibi, Ey kesin hüccet sahibi, Ey açık ikram sahibi, Ey yüce sıfat sahibi, Ey dâim izzet sahibi, Ey metin kuvvet sahibi, Ey geçmiş minnet sahibi,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَٓا اَحْكَمَ الْحَاكِم۪ينَ ٭ يَٓا اَعْدَلَ الْعَادِل۪ينَ ٭ يَٓا اَصْدَقَ الصَّادِق۪ينَ ٭ يَٓا اَظْهَرَ الظَّاهِر۪ينَ ٭ يَٓا اَطْهَرَ الطَّاهِر۪ينَ ٭ يَٓا اَحْسَنَ الْخَالِق۪ينَ ٭ يَٓا اَسْرَعَ الْحَاسِب۪ينَ ٭ يَٓا اَسْمَعَ السَّامِع۪ينَ ٭ يَٓا اَكْرَمَ اْلاَكْرَم۪ينَ ٭ يَٓا اَرْحَمَ الرَّاحِم۪ينَ ٭ يَٓا اَشْفَعَ الشَّافِع۪ينَ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
Ey hükmedenlerin en hükmedicisi, Ey âdillerin en adâletlisi, Ey doğruların en doğrusu, Ey varlığı açık olanların en açığı, Ey temiz olanların en  temizi, Ey yaratıcılık mertebelerinin en güzelinde olan, Ey hesaba çekenlerin en süratlisi, Ey işitenlerin en iyi işiticisi, Ey ikram edenlerin en iyi ikram edicisi, Ey merhamet edenlerin en merhametlisi, Ey şefaat edenlerin en şefaat edicisi,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا بَد۪يعَ السَّمٰوَاتِ ٭ يَا جَاعِلَ الظُّلُمَاتِ ٭ يَا عَالِمَ الْخَفِيَّاتِ ٭ يَا رَاحِمَ الْعَبَرَاتِ ٭ يَا سَاتِرَ الْعَوَرَاتِ ٭ يَا كَاشِفَ الْبَلِيَّاتِ ٭ يَا مُحْيِىَ اْلاَمْوَاتِ ٭ يَا ضَاعِفَ الْحَسَنَاتِ ٭ يَا مُنْزِلَ الْبَرَكَاتِ ٭ يَا شَد۪يدَ النَّقَمَاتِ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
Ey semâları yoktan yaratan, Ey karanlıkları meydana getiren, Ey gizlilikleri bilen, Ey için için üzülenlere acıyan, Ey utanılacak şeyleri örten, Ey belâları defeden, Ey ölüleri dirilten, Ey sevapları kat kat yazan, Ey bereketleri indiren, Ey cezâları şiddetli olan,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
وَ اَسْئَلُكَ بِاَسْمَٓائِكَ يَا مُصَوِّرُ ٭ يَا مُقَدِّرُ ٭ يَا مُطَهِّرُ ٭ يَا مُنَوِّرُ ٭ يَا مُقَدِّمُ ٭ يَا مُؤَخِّرُ ٭ يَا مُيَسِّرُ ٭ يَا مُنْذِرُ ٭ يَا مُبَشِّرُ ٭ يَا مُدَبِّرُ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
Allah’ım! Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum:
Ey her varlığa münasip şekil giydiren Musavvir, Ey her şeyin plan ve programını ölçülü yapan Mukaddir, Ey her şeyi maddi ve manevi kirlerden temizleyen Mutahhir, Ey nûruyla her şeyi nurlandıran Münevvir, Ey dilediğini öne geçiren Mukaddim, Ey istediğini arkaya bırakan Muahhir, Ey hayırlı işleri kolaylaştıran Müyessir, Ey kullarını azâbıyla korkutan Münzir, Ey kullarını Cennet ve diğer mükafatlarla müjdeleyen Mübeşşir, Ey bütün kâinatı tam bir nizam içinde idare eden Müdebbir,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا رَبَّ الْبَيْتِ الْحَرَامِ ٭ يَا رَبَّ الشَّهْرِ الْحَرَامِ ٭ يَا رَبَّ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ ٭ يَا رَبَّ الْبَلَدِ الْحَرَامِ ٭ يَا رَبَّ الرُّكْنِ وَ الْمَقَامِ ٭ يَا رَبَّ الْمَشْعَرِ الْحَرَامِ ٭ يَا رَبَّ الْحِلِّ وَ الْحَرَامِ ٭ يَا رَبَّ النُّورِ وَ الظَّلاَمِ ٭ يَا رَبَّ التَّحِيَّةِ وَ السَّلاَمِ ٭ يَا رَبَّ الْجَلاَلِ وَ اْلاِكْرَامِ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
Ey Beytül Haramın Rabbi, Ey haram ayların sahibi, Ey Mescidül Haramın Rabbi, Ey haram belde olan Mekke’nin Rabbi, Ey Rükn-ü Hacerül-Esved ve Makam-ı İbrahim’in Rabbi, Ey Meş’aril-Haramın Rabbi, Ey helâl ve haramın Rabbi, Ey nur ve karanlığın Rabbi,Ey tahiyyât ve selâmın Rabbi, Ey celâl ve ikrâmın Rabbi,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا عِمَادَ مَنْ لاَ عِمَادَ لَهُ ٭ يَا سَنَدَ مَنْ لاَ سَنَدَ لَهُ ٭ يَا زُخْرَ مَنْ لاَ زُخْرَ لَهُ ٭ يَا غِيَاثَ مَنْ لاَ غِيَاثَ لَهُ ٭ يَا حِرْزَ مَنْ لاَ حِرْزَ لَهُ ٭ يَا فَخْرَ مَنْ لاَ فَخْرَ لَهُ ٭ يَا عِزَّ مَنْ لاَ عِزَّ لَهُ ٭ يَا مُع۪ينَ مَنْ لاَ مُع۪ينَ لَهُ ٭ يَٓا اَن۪يسَ مَنْ لآَ اَن۪يسَ لَهُ ٭ يَا غُنْيَةَ مَنْ لاَ غُنْيَةَ لَهُ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
Ey desteği olmayanların desteği, Ey dayanağı olmayanların dayanağı,Ey övünülecek bir şeyi olmayanların övüncü, Ey imdâda koşacak kimsesi olmayanların imdâdı, Ey korunacak yeri olmayanların koruyucusu, Ey iftihar edecek kimsesi olmayanların iftihârı, Ey izzeti olmayanların izzeti, Ey yardımcısı olmayanların yardımcısı, Ey dostu olmayanların dostu, Ey zenginliği olmayanların zenginliği,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
وَ اَسْئَلُكَ بِاَسْمَٓائِكَ يَا قَٓائِمُ ٭ يَا دَٓائِمُ ٭ يَا رَاحِمُ ٭ يَا حَاكِمُ ٭ يَا عَالِمُ ٭ يَا عَاصِمُ ٭ يَا قَاسِمُ ٭ يَا سَالِمُ ٭ يَا قَابِضُ ٭ يَا بَاسِطُ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
Allah’ım! Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum:
Ey varlığında başkasına muhtaç olmayan Kâim, Ey varlığının sonu olmayan Dâim, Ey mahlûkatına merhamet eden Râhim, Ey mevcudatına hükmeden Hâkim, Ey her şeyi bilen Âlim, Ey yarattıklarını koruyan Âsım, Ey her şeyi adâletle taksim eden Kâsım, Ey ayıp ve kusur kendisine ârız olmayan Sâlim, Ey istediğinin maddî ve mânevî rızkını daraltan Kâbıd,Ey istediğinin maddî ve mânevî rızkını genişleten Bâsıt,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا عَاصِمَ مَنِ اسْتَعْصَمَهُ ٭ يَا رَاحِمَ مَنِ اسْتَرْحَمَهُ ٭ يَا نَاصِرَ مَنِ اسْتَنْصَرَهُ ٭ يَا حَافِظَ مَنِ اسْتَحْفَظَهُ ٭ يَا مُكْرِمَ مَنِ اسْتَكْرَمَهُ ٭ يَا مُرْشِدَ مَنِ اسْتَرْشَدَهُ ٭ يَا مُع۪ينَ مَنِ اسْتَعَانَهُ ٭ يَا مُغ۪يثَ مَنِ اسْتَغَاثَهُ ٭ يَا صَر۪يخَ مَنِ اسْتَصْرَخَهُ ٭ يَا غَافِرَ مَنِ اسْتَغْفَرَهُ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ
Ey kendisine sığınmak isteyenleri koruyan, Ey kendisinden merhamet isteyenlere merhamet eden, Ey kendisinden yardım isteyenlere yardım eden, Ey korunmak isteyenleri muhafaza eden, Ey kendisinden ikram isteyenlere ikram eden, Ey kendisinden irşad edilmeyi isteyenleri irşad eden, Ey kendisinden inâyet isteyenlere inâyet eden, Ey kendisinden imdat isteyenlere imdat eden, Ey feryat edenlerin feryâdına koşan, Ey kendisinden mağfiret isteyenleri bağışlayan,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
 

Cevşen-ül Kebir 31-40. Ukdeler




يَا كَر۪يمَ الصَّفْحِ ٭ يَا عَظ۪يمَ الْمَنِّ ٭ يَا كَث۪يرَ الْخَيْرِ ٭ يَا قَد۪يمَ الْفَضْلِ ٭ يَا لَط۪يفَ الصُّنْعِ ٭ يَا دَٓائِمَ اللُّطْفِ ٭ يَا نَافِسَ الْكَرْبِ ٭ يَا كَاشِفَ الضُّرِّ ٭ يَا مَالِكَ الْمُلْكِ ٭ يَا قَاضِيًا بِالْحَقِّ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Ey affı bol olan, Ey iyiliği büyük olan, Ey hayrı çok olan, Ey fazlı kadîm olan, Ey sanatı güzel olan, Ey lütfü dâim olan, Ey sıkıntıyı gideren, Ey zararı kaldıran, Ey mülkün sahibi, Ey hak ile hükmeden, 
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا عَز۪يزًا لاَ يُضَامُ ٭ يَا لَط۪يفًا لاَ يُرَامُ ٭ يَا رَق۪يبًا لاَ يَنَامُ ٭ يَا قَٓائِمًا لاَ يَفُوتُ ٭ يَا حَيًّا لاَ يَمُوتُ ٭ يَا مَلِكًا لاَ يَزُولُ ٭ يَا بَاقِيًا لاَ يَفْنٰى ٭ يَا عَالِمًا لاَ يَجْهَلُ ٭ يَا صَمَدًا لاَ يُطْعَمُ ٭ يَا قَوِيًّا لاَ يُضْعَفُ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Ey mağlup edilmeyen Azîz, Ey kendisinden uzaklaşılmayan Lâtîf, Ey uyumayan gözetleyici, Ey yok olmayan Mevcûd, Ey ölmeyen Hayy, Ey yok olmayan Melik, Ey fenâ bulmayan Bâkî, Ey cehalet ârız olmayan Âlim, Ey taama muhtaç olmayan Samed, Ey zaafa uğratılmayan Kavî,  
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
وَ اَسْئَلُكَ بِاَسْمَٓائِكَ يَا وَاحِدُ ٭ يَا وَاجِدُ ٭ يَا شَاهِدُ ٭ يَا مَاجِدُ ٭ يَا رَاشِدُ ٭ يَا بَاعِثُ ٭ يَا وَارِثُ ٭ يَا ضَٓارُّ ٭ يَا نَافِعُ ٭ يَا هَاد۪ى ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Allah’ım! Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum:
Ey isimlerinde, sıfatlarında ve fiillerinde ortağı olmayan Vâhid, Ey istediğini bulan Vâcid, Ey her yerde hâzır ve nâzır olan Şâhid, Ey sonsuz şan ve yücelik sahibi Mâcid, Ey bütün işlerini ezelî hikmetine göre neticeye ulaştıran Râşid, Ey peygamberler gönderen ve ölüleri dirilten Bâis, Ey bütün mülk ve servetlerin hakiki sahibi Vâris, Ey hikmeti gereği elem ve zarar verici şeyleri yaratan Dârr, Ey hayır ve menfaatli şeyleri yaratan Nâfi, Ey kullarına hidayet veren Hâdi,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَٓا اَعْظَمُ مِنْ كُلِّ عَظ۪يمٍ ٭ يَٓا اَكْرَمُ مِنْ كُلِّ كَر۪يمٍ ٭ يَٓا اَرْحَمُ مِنْ كُلِّ رَح۪يمٍ ٭ يَٓا اَحْكَمُ مِنْ كُلِّ حَك۪يمٍ ٭ يَٓا اَعْلَمُ مِنْ كُلِّ عَل۪يمٍ ٭ يَٓا اَقْدَمُ مِنْ كُلِّ قَد۪يمٍ ٭ يَٓا اَكْبَرُ مِنْ كُلِّ كَب۪يرٍ ٭ يَٓا اَجَلُّ مِنْ كُلِّ جَل۪يلٍ ٭ يَٓا اَعَزُّ مِنْ كُلِّ عَز۪يزٍ ٭ يَٓا اَلْطَفُ مِنْ كُلِّ لَط۪يفٍ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Ey bütün azîmlerden daha Azîm, Ey bütün cömertlerden daha Kerîm, Ey bütün merhametlilerden daha Rahîm, Ey bütün hikmet sahiplerinden daha Hakîm, Ey bütün âlimlerden daha Alîm, Ey bütün önce yaratılanlardan daha evvel var olan Kadîm, Ey bütün büyüklerden daha büyük, Ey bütün yücelerden daha Celîl, Ey bütün izzet sahiplerinden daha Azîz, Ey bütün lütuf sahiplerinden daha Lâtif, 
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا مَنْ هُوَ ف۪ى عَهْدِه۪ وَفِىٌّ ٭ يَا مَنْ هُوَ ف۪ى وَفَٓائِه۪ قَوِىٌّ ٭ يَا مَنْ هُوَ ف۪ى قُوَّتِه۪ عَلِىٌّ ٭ يَا مَنْ هُوَ ف۪ى عُلُوِّه۪ قَر۪يبٌ ٭ يَا مَنْ هُوَ ف۪ى قُرْبِه۪ لَط۪يفٌ٭يَا مَنْ هُوَ ف۪ى لُطْفِه۪ شَر۪يفٌ ٭ يَا مَنْ هُوَ ف۪ى شَرَفِه۪ عَز۪يزٌ ٭ يَا مَنْ هُوَ ف۪ى عِزَّتِه۪ عَظ۪يمٌ ٭ يَا مَنْ هُوَ ف۪ى عَظَمَتِه۪ مَج۪يدٌ ٭ يَا مَنْ هُوَ ف۪ى مَجْدِه۪ حَم۪يدٌ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Ey ahdinde vefalı, Ey vefasında kuvvetli, Ey kuvvetinde yüce, Ey yüceliğinde yakın, Ey yakınlığında latîf, Ey lütfünde şerîf, Ey şerefinde azîz, Ey izzetinde azîm, Ey azametinde mecîd, Ey yüceliğinde hamîd,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا مَنْ هُوَ كُلُّ شَىْءٍ خَاضِعٌ لَهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ كُلُّ شَىْءٍ كَٓائِنٌ لَهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ كُلُّ شَىْءٍ مَوْجُودٌ لَهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ كُلُّ شَىْءٍ مُن۪يبٌ لَهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ كُلُّ شَىْءٍ خَٓائِفٌ مِنْهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ كُلُّ شَىْءٍ مُسَبِّحٌ لَهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ كُلُّ شَىْءٍ قَٓائِمٌ بِه۪ ٭ يَا مَنْ هُوَ كُلُّ شَىْءٍ خَاشِعٌ لَهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ كُلُّ شَىْءٍ صَٓائِرٌ اِلَيْهِ ٭ يَا مَنْ هُوَ كُلُّ شَىْءٍ هَالِكٌ اِلاَّ وَجْهَهُ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Ey her şeyin kendisine boyun eğdiği, Ey her şey kendisi için var olan, Ey her şey kendisi için mevcut olan, Ey her şeyin kendisine döndüğü, Ey her şeyin kendisinden korktuğu, Ey her şeyin kendisini tesbih ettiği, Ey her şey onunla ayakta olan, Ey her şeyin kendisine itaat ettiği, Ey her şeyin kendisine yöneldiği, Ey ona bakan yüzü müstesnâ her şeyin helâk olduğu, 
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
وَ اَسْئَلُكَ بِاَسْمَٓائِكَ يَا كَاف۪ى ٭ يَا شَاف۪ى ٭ يَا وَاف۪ى ٭ يَا مُعَاف۪ى ٭ يَا عَال۪ى ٭ يَا دَاع۪ى ٭ يَا رَاض۪ى ٭ يَا قَاض۪ى ٭ يَا بَاق۪ى ٭ يَا هَاد۪ى ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Allah’ım! Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum:
Ey kullarına yeten Kâfi, Ey her türlü derde devâ veren Şâfi, Ey vaadinde duran Vâfi, Ey maddî ve mânevî dertlere âfiyet veren Muâfi, Ey her şeyiyle yüce olan Âli, Ey kullarını iyiliğe ve Cennete davet eden Dâi, Ey iyi kullarından hoşnut olan Râzi, Ey hikmet ve adâletle hükmeden Kâdi, Ey varlığının sonu olmayan Bâkî, Ey dilediğini doğru yola ulaştıran Hâdi,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا مَنْ لاَمَفَرَّ اِلآَّ اِلَيْهِ ٭ يَا مَنْ لاَ مَفْزَعَ اِلآَّ اِلَيْهِ ٭ يَا مَنْ لاَ مَلْجَأَ اِلآَّ اِلَيْهِ ٭ يَا مَنْ لاَ يُتَوَكَّلُ اِلاَّ عَلَيْهِ ٭ يَا مَنْ لاَ مَقْصَدَ اِلآَّ اِلَيْهِ ٭ يَا مَنْ لاَ مَنْجَأَ اِلآَّ اِلَيْهِ ٭ يَا مَنْ لاَ يُرْغَبُ اِلآَّ اِلَيْهِ ٭ يَا مَنْ لاَ يُعْبَدُ اِلآَّ اِيَّاهُ ٭ يَا مَنْ لاَ يُسْتَعَانُ اِلاَّ مِنْهُ ٭ يَا مَنْ لاَ حَوْلَ وَ لاَ قُوَّةَ اِلاَّ بِه۪ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Ey kendisinden başka kaçacak yer olmayan, Ey kendisinden başka sığınılacak yer olmayan, Ey kendisinden başka ilticâ edilecek yer olmayan, Ey kendisinden başka tevekkül edilecek kimse olmayan, Ey kendisinden başka maksut olmayan, Ey kendisinden başka kurtuluş yeri olmayan, Ey kendisinden başkasına rağbet edilmeyen, Ey kendisinden başkasına ibâdet edilmeyen, Ey kendisinden başkasından yardım istenilmeyen, Ey kendisinden başka güç ve kuvvet sahibi bulunmayan,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا خَيْرَ الْمَرْهُوب۪ينَ ٭ يَا خَيْرَ الْمَطْلُوب۪ينَ ٭ يَا خَيْرَ الْمَرْغُوب۪ينَ ٭ يَا خَيْرَ الْمَسْئُول۪ينَ ٭ يَا خَيْرَ الْمَقْصُود۪ينَ ٭ يَا خَيْرَ الْمَذْكُور۪ينَ ٭ يَا خَيْرَ الْمَشْكُور۪ينَ ٭ يَا خَيْرَ الْمَحْبُوب۪ينَ ٭ يَا خَيْرَ الْمُنْزِل۪ينَ ٭ يَا خَيْرَ الْمُسْتَاْنِس۪ينَ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Ey kendisine kaçılanların en hayırlısı, Ey matlupların en hayırlısı, Ey rağbet edilenlerin en hayırlısı, Ey kendisinden dilekte bulunulanların en hayırlısı, Ey maksut olanların en hayırlısı, Ey zikredilenlerin en hayırlısı, Ey şükredilenlerin en hayırlısı, Ey sevilenlerin en hayırlısı, Ey indirenlerin en hayırlısı, Ey kendisine ünsiyet edilenlerin en hayırlısı,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا مَنْ هُوَ خَلَقَ فَسَوّٰى ٭ يَا مَنْ هُوَ قَدَّرَ فَهَدٰى ٭ يَا مَنْ هُوَ يَكْشِفُ الْبَلْوٰى ٭ يَا مَنْ هُوَ يَسْمَعُ النَّجْوٰى ٭ يَا مَنْ هُوَ يُنْقِذُ الْغَرْقٰى ٭ يَا مَنْ هُوَ يُنْجِى الْهَلْكٰى ٭ يَا مَنْ هُوَ يَشْفِى الْمَرْضٰى ٭ يَا مَنْ هُوَ اَمَاتَ وَ اَحْىٰ ٭ يَا مَنْ هُوَ اَضْحَكَ وَ اَبْكٰى ٭ يَا مَنْ هُوَ اَضَلَّ وَ اَهْدٰى ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Ey yaratıp düzene koyan, Ey takdir edip hedefe götüren, Ey belâyı kaldıran, Ey gizli yakarışı işiten, Ey batmışı kurtaran, Ey helâk olana necât veren, Ey hastaya şifa veren, Ey öldüren ve dirilten, Ey güldüren ve ağlatan, Ey saptıran ve hidâyete erdiren,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 

Cevşen-ül Kebir 41-50. Ukdeler




وَ اَسْئَلُكَ بِاَسْمَٓائِكَ يَا غَافِرُ ٭ يَا سَاتِرُ ٭ يَا قَاهِرُ ٭ يَا قَادِرُ ٭ يَا نَاظِرُ ٭ يَا فَاطِرُ ٭ يَا شَاكِرُ ٭ يَا ذَاكِرُ ٭ يَا نَاصِرُ ٭ يَا جَابِرُ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Allah’ım! Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum:
Ey dilediği kullarının günahlarını bağışlayan Gâfir, Ey ayıp ve kusurları örten Sâtir, Ey düşmanlarını mağlup eden Kâhir, Ey her şeye gücü yeten Kâdir, Ey bütün mahlûkatının hallerini gören Nâzır, Ey bütün mahlûkatı yoktan var eden Fâtır, Ey kendine yapılan ibâdet ve şükürlere bol mükâfat  veren Şâkir, Ey kendisini zikredenleri yâd eden Zâkir, Ey dostlarına yardım eden Nâsır, Ey dilediğini zorla yaptıran Câbir,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا مَنْ هُوَ فِى الْبَرِّ وَ الْبَحْرِ سَب۪يلُهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ فِى اْلاٰفَاقِ اٰيَاتُهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ فِى اْلاٰيَاتِ بُرْهَانُهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ فِى الْمَمَاتِ قُدْرَتُهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ فِى الْقُبُورِ عِزَّتُهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ فِى الْقِيَامَةِ مِلْكَتُهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ فِى الْحِسَابِ هَيْبَتُهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ فِى الْم۪يزَانِ قَضَٓائُهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ فِى الْجَنَّةِ رَحْمَتُهُ ٭ يَا مَنْ هُوَ فِى النَّارِ عَذَابُهُ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Ey karada ve denizde yolu olan, Ey dış âlemde âyetleri bulunan, Ey âyetlerinde delili olan, Ey ölümlerde kudreti tecellî eden, Ey kabirlerde izzeti olan, Ey Kıyâmette saltanatı olan, Ey hesapta heybeti olan, Ey Mîzanda hükmü olan, Ey Cennette rahmeti olan, Ey ateşte azabı olan,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا مَنْ هُوَ اِلَيْهِ يَهْرَبُ الْخَٓائِفُونَ ٭ يَا مَنْ هُوَ اِلَيْهِ يَفْزَعُ الْمُذْنِبُونَ ٭ يَا مَنْ هُوَ اِلَيْهِ يَقْصِدُ الْمُن۪يبُونَ ٭ يَا مَنْ هُوَ اِلَيْهِ يَلْجَأُ الْعَاصُونَ ٭ يَا مَنْ هُوَ اِلَيْهِ يَرْغَبُ الزَّاهِدُونَ ٭ يَا مَنْ هُوَ ف۪يهِ يَطْمَعُ الْخَاطِؤُنَ ٭ يَا مَنْ هُوَ يَسْتَاْنِسُ بِهِ الْمُر۪يدُونَ ٭ يَا مَنْ هُوَ يَفْتَخِرُ بِهِ الْمُحْسِنُونَ ٭ يَا مَنْ هُوَ عَلَيْهِ يَتَوَكَّلُ الْمُتَوَكِّلُونَ ٭ يَا مَنْ هُوَ يَسْكُنُ بِهِ الْمُوقِنُونَ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Ey korkanların kendisine kaçtığı, Ey günahkârların kendisine sığındığı, Ey tövbe edenlerin kendisine yöneldiği, Ey âsilerin kendisine ilticâ ettiği, Ey zahitlerin kendisine rağbet ettiği, Ey hatâlıların kendisine ümit beslediği, Ey kendisini arzulayanların onunla ünsiyet bulduğu, Ey iyilik yapanların kendisiyle iftihar ettiği, Ey tevekkül edenlerin kendisine güvendiği, Ey kuvvetle îman edenlerin kendisiyle huzur bulduğu,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَٓا اَقْرَبُ مِنْ كُلِّ قَر۪يبٍ ٭ يَٓا اَحَبُّ مِنْ كُلِّ حَب۪يبٍ ٭ يَٓا اَعْظَمُ مِنْ كُلِّ عَظ۪يمٍ ٭ يَٓا اَعَزُّ مِنْ كُلِّ عَز۪يزٍ ٭ يَٓا اَقْوٰى مِنْ كُلِّ قَوِىٍّ ٭ يَٓا اَغْنٰى مِنْ كُلِّ غَنِىٍّ ٭ يَٓا اَجْوَدُ مِنْ كُلِّ جَوَادٍ ٭ يَٓا اَرْأَفُ مِنْ كُلِّ رَؤُفٍ ٭ يَٓا اَرْحَمُ مِنْ كُلِّ رَح۪يمٍ ٭ يَٓا اَجَلُّ مِنْ كُلِّ جَل۪يلٍ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Ey bütün yakınlardan daha yakın, Ey bütün sevilenlerden daha sevgili, Ey bütün büyüklerden daha büyük, Ey bütün izzet sahiplerinden daha azîz, Ey bütün kuvvetlilerden daha kavî, Ey bütün zenginlerden daha zengin, Ey bütün cömertlerden daha cömert, Ey bütün şefkatlilerden daha raûf, Ey bütün merhametlilerden daha rahîm, Ey bütün yücelerden daha yüce,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok! Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
وَ اَسْئَلُكَ بِاَسْمَٓائِكَ يَا قَر۪يبُ ٭ يَا رَق۪يبُ ٭ يَا حَب۪يبُ ٭ يَا مُج۪يبُ ٭ يَا حَس۪يبُ ٭ يَا طَب۪يبُ ٭ يَا بَص۪يرُ ٭ يَا خَب۪يرُ ٭ يَا مُن۪يرُ ٭ يَا مُب۪ينُ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Allah’ım! Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum:
Ey her şeye her şeyden daha yakın olan Karîb, Ey bütün mahlûkatını gözetleyen Rakîb, Ey müminlerin sevgilisi olan Habîb, Ey kullarının duâlarına evap veren Mucîb, Ey kullarının bütün fiillerinin hesâbını gören Hasîb, Ey bütün dertlere devâ veren Tabîb, Ey her şeyi bütün incelikleriyle gören Basîr, Ey her şeyden haberdar olan Habîr, Ey her şeyi nûruyla aydınlatan Münîr, Ey kullarına gerekli her şeyi açıklayan Mübîn,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok! Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا غَالِبًا غَيْرَ مَغْلُوبٍ ٭ يَا صَانِعًا غَيْرَ مَصْنُوعٍ ٭ يَا خَالِقًا غَيْرَ مَخْلُوقٍ ٭ يَا مَالِكًا غَيْرَ مَمْلُوكٍ ٭ يَا قَاهِرًا غَيْرَ مَقْهُورٍ ٭ يَا رَافِعًا غَيْرَ مَرْفُوعٍ ٭ يَا حَافِظًا غَيْرَ مَحْفُوظٍ ٭ يَا نَاصِرًا غَيْرَ مَنْصُورٍ ٭ يَا شَاهِدًا غَيْرَ غَٓائِبٍ ٭ يَا قَر۪يبًا غَيْرَ بَع۪يدٍ
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Ey mağlûp olmayan Galip, Ey yaratılmış olmayan Sanatkâr, Ey mahlûk olmayan Yaratıcı, Ey sahip olunamayan Mülk Sahibi, Ey kendisine üstün gelinemeyen Kahir, Ey yükseltilmekten münezzeh Yükseltici, Ey korunmayan Koruyucu, Ey yardım edilmeyen Yardım Edici, Ey gaip olmayan Şahit, Ey uzak olmayan yakın,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok! Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا نُورَ النُّورِ ٭ يَا مُنَوِّرَ النُّورِ ٭ يَا مُصَوِّرَ النُّورِ ٭ يَا خَالِقَ النُّورِ٭ يَا مُقَدِّرَ النُّورِ ٭ يَا مُدَبِّرَ النُّورِ ٭ يَا نُورًا قَبْلَ كُلِّ نُورٍ ٭ يَا نُورًا بَعْدَ كُلِّ نُورٍ ٭ يَا نُورًا فَوْقَ كُلِّ نُورٍ ٭ يَا نُورًا لَيْسَ مِثْلَهُ نُورٌ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Ey nurların nuru, Ey nurları nurlandıran, Ey nurlara sûret ve şekil veren, Ey nurları yaratan, Ey nurları takdir eden, Ey nurları idâre eden, Ey bütün nurlardan evvel olan Nur, Ey bütün nurlardan sonra da var olan Nur, Ey bütün nurların üstünde olan Nur, Ey hiçbir nûrun Kendisine benzemediği Nur, 
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok! Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا مَنْ عَطَٓاؤُهُ شَر۪يفٌ ٭ يَا مَنْ فِعْلُهُ لَط۪يفٌ ٭ يَا مَنْ لُطْفُهُ مُق۪يمٌ ٭ يَا مَنْ اِحْسَانُهُ قَد۪يمٌ ٭ يَا مَنْ قَوْلُهُ حَقٌّ ٭ يَا مَنْ وَعْدُهُ صِدْقٌ ٭ يَا مَنْ عَفْوُهُ فَضْلٌ ٭ يَا مَنْ عَذَابُهُ عَدْلٌ ٭ يَا مَنْ ذِكْرُهُ حُلْوٌ ٭ يَا مَنْ اُنْسُهُ لَذ۪يذٌ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Ey bağış ve ihsânı şerefli olan, Ey fiili latîf olan, Ey lütfü dâim olan, Ey ihsânı kadîm olan, Ey sözü hak olan, Ey vaadi doğru olan, Ey affı fazıl olan, Ey azâbı adâlet olan, Ey zikri tatlı olan, Ey dostluğu lezzetli olan, 
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok! Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
وَ اَسْئَلُكَ بِاَسْمَٓائِكَ يَا مُنَوِّلُ ٭ يَا مُفَصِّلُ ٭ يَا مُبَدِّلُ ٭ يَا مُسَهِّلُ ٭ يَا مُذَلِّلُ ٭ يَا مُنَزِّلُ ٭ يَا مُحَوِّلُ ٭ يَا مُجَمِّلُ ٭ يَا مُكَمِّلُ ٭ يَا مُفَضِّلُ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Allah’ım! Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum:
Ey kullarına nîmet ihsan eden Münevvil, Ey bütün müşkülleri halleden ve hak ile bâtılın arasını ayıran Mufassıl, Ey istediğini istediği şekilde değiştiren Mübeddil, Ey zorlukları kolaylaştıran Müsehhil, Ey istediğini zelîl kılan ve mahlûkatına boyun eğdiren Müzellil, Ey kitaplar ve  bereketler indiren; dilediğinin rütbesini alçaltan Münezzil, Ey kâinattaki bütün işleri döndüren ve kullarını halden hâle sevk eden Muhavvil, Ey her şeyi münâsip şekilde güzelleştiren Mücemmil, Ey her şeyi kemâle erdiren Mükemmil, Ey istediğini istediğine üstün kılan Mufaddıl,
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok! Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.
 
يَا مَنْ يَرٰى وَ لاَ يُرٰى ٭ يَا مَنْ يَخْلُقُ وَ لاَ يُخْلَقُ ٭ يَا مَنْ يَهْد۪ى وَ لاَ يُهْدٰى ٭ يَا مَنْ يُحْي۪ى وَ لاَ يُحْيٰى ٭ يَا مَنْ يُطْعِمُ وَ لاَ يُطْعَمُ ٭ يَا مَنْ يُج۪يرُ وَ لاَ يُجَارُ ٭ يَا مَنْ يَقْض۪ى وَ لاَ يُقْضٰى عَلَيْهِ ٭ يَا مَنْ يَحْكُمُ وَ لاَ يُحْكَمُ عَلَيْهِ ٭ يَا مَنْ لَمْ يَلِدْ وَ لَمْ يُولَدْ ٭ وَ لَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا اَحَدٌ ٭
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ
Ey her şeyi gören, fakat kendisi görülmeyen, Ey her şeyi yaratan, fakat kendisi yaratılmayan, Ey her şeye yol gösteren, fakat kendisi yol gösterilmeye muhtaç olmayan, Ey hayat veren, fakat kendisi hayat verilmeye muhtaç olmayan, Ey her şeyi doyuran, fakat kendisi doyurulmaktan münezzeh olan, Ey her şeyi koruyan, fakat kendisi korunmaya muhtaç olmayan, Ey her şey hakkında karar veren, fakat kendisi hakkında hüküm verilmeyen, Ey hüküm veren, fakat kendisi hakkında hüküm verilmeyen, Ey doğurmayan ve doğmayan, Ey hiçbir şey kendisine denk olmayan
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok! Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar.